2022 Yılı3. Hukuk DairesiTebligat

Vekil vasıtası ile takip edilen işlerde, tebliğin vekile yapılacağı asıl olduğundan, davacı asil adına çıkarılan tebligatın hukuki sonuç doğurmayacağı- Vekalet verilen 15 avukattan birinin avukatlık bürosundan ayrılmasından dolayı dosyadan kaydının silinmesini talep etmesi halinde, geriye kalan 14 avukat yönünden dava takip yetkisinin devam ettiği-

Vekil vasıtası ile takip edilen işlerde, tebliğin vekile yapılacağı asıl olduğundan, davacı asil adına çıkarılan tebligatın hukuki sonuç doğurmayacağı- Vekalet verilen 15 avukattan birinin avukatlık bürosundan ayrılmasından dolayı dosyadan kaydının silinmesini talep etmesi halinde, geriye kalan 14 avukat yönünden dava takip yetkisinin devam ettiği-

Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi, alacak, kira alacağı ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı, mülkiyeti davalı … Belediye Başkanlığı’na ait … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerine “… Belediyesi K. G. Konutları Projesi” adı altında toplu konut projesi yapılması hususunda davalıların anlaşarak, davalılar arasında Konya 8. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı “Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi” imzalandığını, inşaatların sözleşme doğrultusunda B. B. A.Ş. tarafından yapılmaya başlanıldığını, B. A.Ş.’den 13.09.2006 tarihli sözleşme ile D Blok C. Apt. 1. kat 3 nolu dairenin 149.000,00 TL bedel karşılığı satın alındığını, sözleşme gereğince dairenin 30.12.2008 tarihinde teslim edilmesi gerekirken halen teslimin yapılmadığını, davalılar arasındaki sözleşmenin, davalı belediye tarafından feshedilmesi ve inşaatın yapımındaki belirsizlikler nedeniyle B. ile arasındaki sözleşmenin de ifasının imkansız hale geldiğini, bu durumda davalıların kusurlu olduklarını belirterek B. A.Ş. ile arasındaki sözleşmenin feshine, ödenen bedelden şimdilik 10.000,00 TL ile dairenin süresinde teslim edilmemesinden dolayı 1.000,00 TL kira bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.

İlk Derece Mahkemesince, görevsizlik kararının Yargıtay tarafından onanmasından sonra yapılan yargılama sonunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava; sözleşmenin feshi, alacak, kira alacağı, manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Mahkemece 14.12.2021 tarihli celsede, “Taraflarca takip edilmeyen dava dosyasının 6100 sayılı HMK’nun 150. maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına” karar verildiği, 29.03.2022 tarihli duruşmada, “…o tarihten bugüne kadar aradan 3 aydan fazla süre geçmiş olmasına rağmen taraflarca davanın yenilenmemiş olduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK.m.150/1-5 uyarınca davanın açılmamış sayılmasına ve esasın bu şekilde kapatılmasına” şeklinde karar verildiği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davacı yan ise temyiz dilekçesinde tebligatların usulüne uygun yapılmadığını ileri sürerek, kararın bozulması gerektiğini iddia etmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinde; 29.09.2011 tarihli noterde düzenlenen genel vekaletname ile davacı yanın Av. M. O. ile beraberindeki 14 avukata daha, dava takibi için vekaletname verdiği, davanın vekalet verilen işbu avukatlar eliyle takip edildiği, 04.08.2016 tarihli dilekçe ile davayı takip eden avukatlardan biri olan Av. M. G.’ün ilgili avukatlık bürosundan ayrılmasından dolayı dosyadan kaydının silinmesini talep ettiği, bu tarihten sonra Mahkemece, ihtaratlı duruşma davetiyesinin davacı asile yapıldığı görülmüştür. Gerek dosyanın fiziki, gerekse Uyap’tan yapılan incelemesinde, dava dosyasında başkaca bir azil ya da istifaya rastlanılmamıştır. O halde, geriye kalan 14 avukat yönünden dava takip yetkisinin devam ettiği aşikardır.

6100 sayılı yasanın 73. maddesinin birinci fıkrasına göre; ‘Davaya vekâlet, kanunda özel yetki verilmesini gerektiren hususlar saklı kalmak üzere, hüküm kesinleşinceye kadar, vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapmasına, hükmün yerine getirilmesine, yargılama giderlerinin tahsili ile buna ilişkin makbuz vermesine ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsar.’ hükmü bulunmakta olup yine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11. maddesinde vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı hükmü bulunmaktadır. Tebligat Yasasının 11. maddesi uyarınca vekil vasıtası ile takip edilen işlerde, tebliğin vekile yapılacağı asıl olduğundan, davacı asil adına çıkarılan ve tebliğ olunan tebligat şu duruma göre hukuki sonuç doğurmayacağı açıktır. Bu nedenle, çağrı kağıdının davacı tarafa usulen tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceğinden, ayrıca davacının diğer vekillerinin vekillikten çekildiği veya davacı tarafından azledildiğine ilişkin bir bilgi ve belgeye de rastlanılmamış olduğundan; yapılan tebliğ hükümsüzdür. Hal böyle olunca mahkemece, duruşma gününün davacı yana usulüne uygun şekilde tebliği sağlanarak davaya devam edilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, davacı taraf harçtan muaf olduğundan peşin alınan 80,70 TL temyiz harcının iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/11/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

3. HD. 30.11.2022 T. E: 7639, K: 9055

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu