Haciz&MuhafazaYargıtay Kararları

Vakıflar Genel Müdürlüğü Özel Bütçe Kapsamındaki idareler arasında sayıldığından mallarının haczedilemeyeceği

Vakıflar Genel Müdürlüğü Özel Bütçe Kapsamındaki idareler arasında sayıldığından mallarının haczedilemeyeceği-

Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi A. Dinç tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Kesinleşen genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, borçlunun 5737 Sayılı Kanunun 77/1 maddesi uyarınca, Devlet malı hükmündeki mevduatlar üzerine haciz konulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince; Vakıflar Genel Müdürlüğü banka hesaplarının kanunla koruma altına alınan taşınmaz niteliğinde olmadığından haczedilmesinde herhangibir hukuka aykırılık görülmediğinden şikayetin reddine karar verildiği, davacı borçlunun istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; 5737 Sayılı Kanunun 39. maddesinde Vakıflar Genel Müdürlüğünün gelirleri sayılmış olup, bu gelirlerin haczini engelleyen bir hüküm bulunmadığından şikayetin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği görülmektedir.

Kural olarak, borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat teşkil eder ve bu nedenle borçlunun alacaklıları tarafından borç için haczettirilebilir. Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İİK’nın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir. İİK’nın 85. maddesinin 2. fıkrası borçluya ait olup da üçüncü kişi elinde olan malların da haczedilebileceğini öngörmektedir.

Haczin konusu, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları, üçüncü kişilerdeki alacakları ve diğer malvarlığı haklarıdır (B., K.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 410).

Borçlu mallarından kasıt, borçlunun malvarlığına dahil olan değerlerdir. Malvarlığı aktif ve pasif olmak üzere iki kısımdan meydana gelir. Malvarlığının aktifi denilince, taşınır ve taşınmaz mallar, alacak hakları ve diğer haklar anlaşılır. Borçlar ise malvarlığının pasif kısmını oluşturur (Muşul, T.: İcra ve İflas Hukuku, C. 1, 5. Baskı, Ankara 2013, s. 581). Borçlunun üçüncü kişilerdeki mal ve alacaklarının haczi ise İİK’nın 89. maddesinde düzenlenen prosedür ile mümkündür. Buradaki alacaktan maksat, borçlunun bir kıymetli evraka bağlı olmayan, yani hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senede bağlı bulunmayan alacaklardır (Kuru, s. 460).

İİK’nın 82. maddesinde haczedilemeyecek mallar ve haklar düzenlenmiştir. Maddî hukuka göre başkasına devri yasak olan mal, alacak ve haklar (mesela münhasıran şahsa bağlı haklar, TMK m. 23 gibi) haczedilemez. Ayrıca özel kanunlarında haczedilemeyeceği yazılı olan mal, alacak ve haklar da haczedilemez.

İİK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendinde ”Devlet Malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar haczedilemez.” hükmü yer almaktadır. Bu hükmün konuluş nedeni, 15.01.1947 tarihli ve 1947/14-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında “Bu hüküm, kamu hizmetlerinin düzenli ve aralıksız bir tarzda yürütülmesini sağlamak amacını güder. Devletin kendisine ait borcu ödemesi zorunluluğu, devlet kamu kişiliğinin saygınlık ve onuru gereği bulunmakta, devletten alacaklı bulunan kişilerin kovuşturma yollarına başvurmalarına lüzum ve ihtiyaç bulunmayacağı aşikardır. Kaldı ki kamu hizmetlerinin görülmesine ayrılmış olan malların hacze konu olabilecelerini düşünmek, Devletin yerine getirmekle görevli bulunduğu hizmetlerin ifa vasıtalarını ortadan kaldırmak gibi arzu edilmeyen bir netice doğurur” biçiminde açıklanmıştır.

Devleti niteleyen egemenliğin, buna karşı zor kullanılması ile bağdaşmaz. Zor kullanılması devlete tanınan bir yetki olduğundan bu yetkinin Devletin kendisine karşı kullanılması düşünülemez. Öğretide Devlet mallarının haczedilemeyeceği hükmünün Devletin borçlarını kendiliğinden ve zamanında ödeneceği varsayımından, Devlete güvenin sarsılmaması ve kamu yararının üstün tutulması nedeniyle konulduğu belirtilmektedir (A., R./ Y., E./ Taşpınar, S. T./ Hanağası, E.:İcra ve İflas Hukuku, Ankara 2020, s. 282). Anayasa Mahkemesi de Devlet malının haczedilemeyeceği kuralını Anayasaya aykırı bulmamıştır (Anayasa Mahkemesinin 21.10.1992 tarihli ve 1992/13 E., 1992/50 K. sayılı kararı).

Devlet malları 1050 sayılı Genel Muhasebe Kanunu’nun 2. maddesine göre, gerek kamu hizmetine doğrudan doğruya tahsis edilmiş bulunan, gerek sağladığı mali yarar vesaire dolayısıyla faydalanılan bütün mallardır (Y., E.: Devlet Malları Hak ve Rüçhanlığına Sahip Malların haczedilememesi, Prof. Dr. Y. Karayalçın’a 65. Yaş A.ı, Ankara 1988, s. 601-611). Söz konusu maddeye göre Devlet malları; Devletçe konulan ve toplanan vergiler ve resimler ile her türlü taşınır ve taşınmaz mal ve bunların kira geliri ve satış giderlerinden oluşmaktadır.

1050 sayılı Genel Muhasebe Kanunu, 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 81. maddesi ile kaldırılmıştır. 5018 sayılı Kanun’un 3/g maddesinde “Kamu kaynakları: Borçlanma suretiyle elde edilen imkânlar dahil kamuya ait gelirler, taşınır ve taşınmazlar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerleri,” ifade ettiği, 3/i maddesinde ise “Kamu geliri: Kanunlarına dayanılarak toplanan vergi, resim, harç, fon kesintisi, pay veya benzeri gelirler, faiz, zam ve ceza gelirleri, taşınır ve taşınmazlardan elde edilen her türlü gelirler ile hizmet karşılığı elde edilen gelirler, borçlanma araçlarının primli satışı suretiyle elde edilen gelirler, sosyal güvenlik primi kesintileri, alınan bağış ve yardımlar ile diğer gelirleri,” kapsadığı açıklanmıştır. Anılan hükümlerden Devlet malı kavramının taşınmaz ve taşınırlar ile bütün hak ve alacakları kapsadığı anlaşılmaktadır. İİK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendindeki düzenlemeye göre “Devlet Malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar haczedilemez.” Hangi malların Devlet malı sayılacağı ve haczedilemeyeceği 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu esas alınarak belirlenir. Anılan Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli kamu idarelerinin malları Devlet malı olarak kabul edilir. Bu idareler dışında Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici Kurumlar ve (IV) sayılı cetvelde yer alan Sosyal Güvenlik Kurumları ile Mahalli İdarelerin malları özel Kanunlarında haczedilmezlik konusunda hüküm var ise haczedilemez. Özel hukuk hükümlerine tabi olan bazı kamu tüzel kişilerinin malları İİK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendi anlamında Devlet malı olarak sayılmış ve haczedilemeyeceği kabul edilmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/12-274 Esas, 2020/896 Karar nolu kararı)

O halde; Vakıflar Genel Müdürlüğü 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (II) sayılı cetvelde Özel Bütçe Kapsamındaki idareler arasında sayıldığı, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli kamu idarelerinin malları Devlet malı olarak kabul edildiği anlaşılmakla, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8 Hukuk Dairesi’nin 28.04.2021 tarih ve 2020/1949 E. – 2021/1142 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), Aydın 2 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 03.07.2020 tarih ve 2020/99 E. – 2020/172 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29/11/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi verildi.

12. HD. 29.11.2021 T. E: 6166, K: 10727

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu