Mirasın Reddi

Mülga 743 s. MK m. 552.’nin çeviri hatasıyla yasalarımıza işlenmesi- Ölenin en yakın mirasçıları tarafından red edilen mirasın tasfiyesi- Borçlar ödendikten sonra geriye kalan kısmın akıbeti-

Mülga 743 s.. MK.’nun 552. maddesinin eski İsviçre Medeni Kanununun 553. maddesinden çevrilmesi sırasında hatalı çeviriyle yasalarımıza işlediği- İlgili İsviçre Medeni kanunu maddesinde “en yakın kanuni mirasçıların hepsi tarafından reddolunan miras, iflas dairesinde tasfiye olunur. Borçların ödenmesinden sonra tasfiye bakiyesi, red vaki olmamış gibi hak sahiplerine ait olur” hükmüne bakılarak, yanlış çevrilen kanun maddesinin değil zikredilen kanun hükmünün, “ölenin en yakın mirasçıları tarafından red edilen mirasın tasfiye edileceği, borçlar ödendikten sonra geriye kalan kısmın bulunması halinde, red vaki olmamış gibi hak sahibi olanlara verileceği şeklinde yorumlanması gerektiği” şeklinde yorumlanması gerektiği-

Taraflar arasındaki mirasçılık belgesinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı asılların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; kök muris …’in 05.05.1969 tarihinde dul ve çocuklu olarak vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak … ve … (…)’in kaldığını, anneleri olan …’ın da 18.11.1995 tarihinde vefat ederek geriye mirasçı olarak davacılar …, … ve …’ın kaldığını, …’in 18.08.1988’de evli ve çocuklu olarak vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak eşi …, çocukları … (…), … (…)’in kaldığını, muris …’in mirasçıları olan eşi ve çocuklarının … Sulh Hukuk Mahkemesinin 1988/768 Esas, 1988/895 Karar sayılı kararıyla muris …’in mirasını reddettiklerini, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/137 Esas, 2016/124 Karar sayılı mirasçılık belgesinde, muris …’ın eşi ve çocuklarının mirasçı olamayacaklarından bahisle muris …’ın mirasını reddeden kızları … ve …’dan olma torunlarının kök muris …’in mirasçıları olduğuna karar verildiğini, muris …’ın mirasını reddeden kızları … ve … ile onlardan olan çocukların kök muris …’in mirasçısı olamayacaklarını belirterek anılan mirasçılık belgesinin iptali ile yeniden muris …’in mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar cevap dilekçelerinde; iptali istenilen mirasçılık belgesinin doğru olduğunu, … ve …’nın kendileri adına mirası reddettiklerini, velayeten çocukları adına mirası reddetmediklerini, bu sebeple mirası reddeden kişinin yok sayılarak altsoyunun mirasçı olacağını, buna uygun olarak mirasçılık belgesi verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2017 tarihli ve 2016/248 Esas, 2017/95 Karar sayılı kararı ile; …’ın eş ve çocuklarının …’ın mirasını reddetmekle kök muris …’den gelen mirasçılık sıfatını da yitirdikleri, dolayısıyla mirası reddeden … ve … çocukları olan davalılarının kök muris …’in mirasçısı olamayacakları gerekçesiyle davanın kabulü ile, …’e ilişkin … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/137 Esas, 2016/124 Karar sayılı kararla verilen mirasçılık belgesinin iptali ile, buna göre …’in 05.05.1969 tarihinde ölümü ile mirası (3) pay kabul edilerek, 1 payın …’a, 1 payın …’a, 1 payın …’a aidiyetine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 30.06.2017 tarihli ve 2017/1158 Esas, 2017/1325 Karar sayılı kararı ile; davalı asılların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

“…Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve soruşturma, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi varılan sonuç da davanın niteliğine uygun düşmemiştir.

Somut olaya gelince; … Sulh Hukuk Mahkemesinin 1988/768-895 E. K.sayılı ilamına göre, …’in mirasını eşi … ile çocukları … ile …’ın reddettikleri anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 611/1. maddesindeki “Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer.” hükmü uyarınca bunların mirasçılık sıfatını kaybettikleri, muristen önce ölmüşler gibi değerlendirilerek, …’in miras payını reddetmeyen kızı …’nın çocukları …, … ve …’e geçtiği ve mirasın yine diğer kızı …’ın çocukları …, … ve …’e geçtiği, iptali istenilen mirasçılık belgesinin doğru olduğu görülmektedir. Açıklanan sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi, … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince de istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına, temyiz olunan hükmün bozulmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kök muris …’in mirasçısı olan …’in en yakın mirasçılarının (doğrudan doğruya mirasçı olan kişiler) eşi …, kızı … ve kızı … olduğu, muris …’in mirasının en yakın mirasçıları tarafından kayıtsız şartsız reddedildiği, bu durumda 743 sayılı Kanun’un 551 inci maddesinin uygulanma imkanı bulunmamakta olup, 743 sayılı Kanun’un 552 ve 553 üncü maddelerinin uygulanmasının gerektiği, bozma kararında belirtilen 4721 sayılı Kanun’un somut olayda uygulanma imkanının bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Bir kısım davalılar, kök muris …’nin vefatıyla birlikte oğlu … tarafından mirasının reddedilmediğini, …’nin mirasının yasal olarak …’a intikal ettiğini, somut olayda 743 sayılı Kanun’un 551 inci maddesinin uygulanması gerektiğini, mahkemenin nitelendirmesinin …’nin mirasının … tarafından reddedilmiş olsaydı yerinde olacağını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mirasçılık belgesinin iptaline ilişkin eldeki davada, …’ın eşi … ile çocukları … ile …’ın …’ın mirasını reddetmekle, …’in torunlarının kök muris …’nin mirasçısı olup olamayacakları noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1. 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 17 nci maddesi:

“Mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir” şeklindedir.

2. Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 551, 552 ve 553 üncü maddeleri;

” Madde 551 – Ölüme bağlı bir tasarrufta bulunmaksızın vefat eden kimsenin mirasçılarından biri, mirası reddederse bunun hissesi murisin vefatında hayatta değilmiş gibi diğer mirasçılara intikal eder.

Ölüme bağlı bir tasarruf bulunupta, hilafına bir kaydı ihtiva etmediği takdirde mirası reddeden mansup mirasçının hissesi, müteveffanın en yakın kanuni mirasçısına, intikal eder.”

“Madde 552 – En yakın kanuni mirasçıların cümlesi tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince karı kocadan sağ olana tebliğ olunur. Ve onun tarafından ancak bir ay içinde miras kabul olunabilir.”

“Madde 553 – Miras füruların cümlesi tarafından reddedilmiş ise, ret keyfiyeti sulh mahkemesince karı kocadan sağ olana tebliğ olunur ve onun tarafından ancak bir ay içinde miras kabul olunabilir.” şeklindedir.

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle ilgili mevzuat hükümlerinin ve kavramların açıklanmasında yarar bulunmaktadır.

2. 4722 sayılı Kanun’un 17 nci maddesine göre; miras, miras bırakanın ölüm günündeki hükümlere tabi kılınmıştır.

3. Buna göre, gerçek bir kişinin ölümü ile onun hak ve borçlarının mirasçılarına geçiş şekli ve içeriği hakkında uygulanması gereken hükümler, ölüm olayının gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümleridir.

4. Somut olay ve dosya kapsamına göre, kök muris …, 05.05.1969 tarihinde vefat etmiş olup, altsoyu olarak kızı … (bekar-çocuksuz olarak 1935 yılında vefat etmiştir), kızı … (evli ve çocuksuz olarak 1951 yılında vefat etmiştir), kızı … ve oğlu …’in kaldığı anlaşılmaktadır.

5. Kök muris …’nin oğlu … 18.08.1988 yılında vefat etmiş, geriye mirasçı olarak eşi … ve çocukları … ve … kalmış olup, anılan mirasçılar …’ın mirasını … Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.09.1988 tarihli ve 1988/768 Esas, 1988/895 Karar sayılı kararı ile kayıtsız şartsız reddetmişlerdir.

6. Kök muris …’nin kızı … 18.11.1995 tarihinde vefat etmiş olup, geride mirasçı olarak …, … ve … kalmıştır.

7. … mirasçıları …, … ve …, kök muris …’nin mirasçılık belgesinin verilmesi talebi ile mahkemeye başvurmaları üzerine, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/137 Esas, 2016/124 Karar sayılı kararı ile; talebin kabulüne, kök muris …’nin mirası 12 pay kabul edilerek 2’şer paydan 6 payın …’nin kızı …’ın üç çocuğu olan …, … ve …’a, 1’er paydan 3 payın …’in kızı …’nin üç çocuğu olan …, … ve …’e, 1’er paydan 3 payın …’in kızı …’nın üç çocuğu olan …, … ve …’ya aidiyetine karar verilmiştir. Eldeki davada davacılar …, … ve …; … Sulh Hukuk Mahkemesinin anılan mirasçılık belgesinin iptalini talep etmişlerdir.

8. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle mirasbırakan 01.01.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Kanun hükümleri, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri uygulanır. Kök muris … 05.05.1969 tarihinde, oğlu … ise 18.08.1988 tarihinde vefat ettiğine göre somut olayda, 743 sayılı Kanun’un uygulanması gerekmektedir. …’ın mirası ise en yakın kanuni mirasçılar (§ 5) tarafından reddedilmiştir. 743 sayılı Kanun’un 552 nci maddesinde en yakın kanuni mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince karı kocadan sağ olana tebliğ olunur ve onun tarafından ancak bir ay içinde miras ret olunabilir denildikten sonra 553 üncü madde de miras, füruun tamamı tarafından ret edilmiş ise, ret keyfiyeti sulh mahkemesince karı kocadan sağ olana tebliğ olunur ve onun tarafından ancak bir ay içinde kabul olunabilir şeklinde bir hüküm konulmuştur. Görülüyor ki iki maddenin kapsadığı hükümler birbirlerinin benzeridir. Sadece 552 nci maddede de (en yakın bütün mirasçılar) deyimi yerine, 553 üncü madde de (füruların cümlesi) sözleri yer almıştır. Bu değişik ifadelere rağmen sonucu itibariyle iki hüküm birbirine eş bulunmaktadır. 20.09.1950 tarihli ve 1950/4 Esas, 1950/10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde açıklandığı gibi, Medeni Kanunun uygulanmasında metinlerin, kaynak kanuna uygun olarak yorumlanması gerekir.

9. 743 sayılı Kanun’un 552 nci maddesinin, mehaz İsviçre Medeni Kanunu’ndaki karşılığı olan 573 üncü maddesinde ise, “en yakın kanuni mirasçıların hepsi tarafından reddolunan miras, iflas dairesinde tasfiye olunur. Borçların ödenmesinden sonra tasfiye bakiyesi, red vaki olmamış gibi hak sahiplerine ait olur” hükmüne yer verilmiştir.

10. Yukarıdaki açıklamalar ışığında her ne kadar mahkemece somut olayda 743 sayılı Kanun’un 552 nci maddesinin uygulanmasının gerektiği kabul edilmişse de, yukarıda anılan içtihadı birleştirme kararı (§ 8) uyarınca, 552 nci maddedeki çeviri yanlışlığı dikkate alındığında anılan hükmün, “ölenin en yakın mirasçıları tarafından red edilen mirasın tasfiye edileceği, borçlar ödendikten sonra geriye kalan kısmın bulunması halinde, red vaki olmamış gibi hak sahibi olanlara verileceği” şeklinde yorumlanmasının gerekeceği izahtan varestedir. Bu nedenle mahkemece varılan sonuç, 743 sayılı Kanun hükümlerine uygun düşmemektedir.

11. O hâlde mirasçılık belgesinin, aksi ispat edilinceye kadar geçerli olan, adına düzenlenmiş bulunan kişi ve kişilerin mirasçılığı lehine bir karine oluşturacağı, bu belgenin mirasbırakanla mirasçıları arasındaki irs (soy) ilişkisini göstermesi yanında, mirasın (terekenin) mirasçılara intikalini de sağlayıcı bir işleve sahip olduğu cihetle, mahkemece mirasın reddi durumunda da irs ilişkisini kesmeyecek şekilde hüküm kurulmasının zorunlu olduğu, bu bağlamda mirasçılık sıfatını kaybedenlerin ve bunların payının akıbetinin de (kime kalacağının) hükümde gösterilmesi, ayrıca kök muris … mirasçısı …’ın mirasının en yakın mirasçılar tarafından reddedilmesi nedeniyle 743 sayılı Kanun’un 552 nci maddesi uyarınca …’den …’a kalan payın tasfiyesine karar verilmesi, borç ödendikten sonra da bakiye kısmın bulunması hâlinde ret vaki olmamış gibi hak sahiplerine ödenmesi gerekmektedir.

12. Bu nedenle direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Bir kısım davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

HGK 15.03.2023 T. E: 2021/14-216 K: 222

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu