12. Hukuk Dairesi2016 YılıBorca İtirazİcranın Tatili ve Talik Halleriİşlem ŞikayetiMirasın Reddi

Takipten önce murisin vefatı üzerine, takibin mirasçılar hakkında başlatıldığı, şikayetçi borçlulara ödeme emrinin tebliğ edildiği, mirasın reddine ilişkin davanın, takibin kesinleşmesinden sonra açıldığı ve mirasın reddinin tesbit ve tesciline karar verildiği, kararın kesinleştiği görüldüğünden, bu durumda, mirasın reddine ilişkin ilamın, takibin kesinleşmesinden sonra alındığı anlaşılmakla, mahkemece borçluların başvurusunun “borca itiraz” olarak nitelendirilemeyeceği, “şikayet” olarak değerlendirilip kabulüne karar verilmesi gerektiği-

Takipten önce murisin vefatı üzerine, takibin mirasçılar hakkında başlatıldığı, şikayetçi borçlulara ödeme emrinin tebliğ edildiği, mirasın reddine ilişkin davanın, takibin kesinleşmesinden sonra açıldığı ve mirasın reddinin tesbit ve tesciline karar verildiği, kararın kesinleştiği görüldüğünden, bu durumda, mirasın reddine ilişkin ilamın, takibin kesinleşmesinden sonra alındığı anlaşılmakla, mahkemece borçluların başvurusunun “borca itiraz” olarak nitelendirilemeyeceği, “şikayet” olarak değerlendirilip kabulüne karar verilmesi gerektiği-

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Y. A. Peker tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı tarafından borçlu mirasçılar hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, şikayetçi borçluların takibin kesinleşmesinden sonra icra müdürlüğüne mirasın reddine ilişkin mahkeme ilamını ibraz ederek, haklarındaki takibin durdurulmasını ve hacizlerin kaldırılmasını talep ettikleri, icra müdürlüğü tarafından verilen ret kararı üzerine aynı taleplerle icra mahkemesine başvurdukları, mahkemece, murisin takipten önce ölmüş olması nedeniyle buna ilişkin itirazların borca itiraz niteliğinde olduğu ve beş günlük itiraz süresi içerisinde ileri sürülmediği gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği görülmektedir.

İcra takibine dayanak bononun avalisti, şikayet edenlerin murisi İ. S. olup, takip, şikayetçi borçlular hakkında mirasçı sıfatı ile yapılmaktadır. Şikayetçi borçlular, mirası reddettiklerinden, murisin borcundan sorumlu olmadıklarını ileri sürerek icra müdürlüğünün ret kararının iptalini ve hacizlerin kaldırılmasını istemişlerdir.

Her ne kadar Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 Esas 2014/929 Karar sayılı olup, Dairemizce de benimsenerek içtihat değişikliğine gidilen kararı ile; mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddianın, borca itiraz olduğu ve ödeme emrinin tebliği üzerine takibin şekline göre yasal süre içinde ilgili merciye yapılması gerektiği kabul edilmiş ise de, bu ilke, mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının, icra takibinin kesinleşmesinden önceki bir tarihte alındığı hallerde uygulanmaktadır.

Somut olayda, muris İ. S.’nın takipten önce 29.01.2011 tarihinde vefat ettiği, takibin mirasçılar hakkında 14.4.2011 tarihinde başlatıldığı, şikayetçi borçlulara ödeme emrinin 02.5.2011 ve 14.6.2011 tarihlerinde tebliğ edildiği, mirasın reddine ilişkin davanın, takibin kesinleşmesinden sonra 01.02.2012 tarihinde açıldığı, 03.06.2013 tarihinde mirasın reddinin tesbit ve tesciline karar verildiği, kararın 02.7.2013 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.

Bu durumda, mirasın reddine ilişkin ilamın, takibin kesinleşmesinden sonra alındığı anlaşılmakla, borçluların talebinin borca itiraz olarak nitelendirilmesi yerinde olmayıp, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.12.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Üye Dr. Ş.KELEŞ’in Karşı Oy Yazısı: 

Somut olayda borçluların murisinin takipten önce 29.01.2011 tarihinde vefat ettiği, takibin ise 14.04.2011 tarihinde mirasçılar aleyninde başlatıldığı anlaşılmaktadır. İİK’nun 53/1. maddesine göre, mirasçı mirası kabul veya reddetmemiş ise, bu hususta Kanuni Medeni’de muayyen müddete geçinceye kadar takip geri bırakılır. Bu süre MK’nun 600. maddesine göre 3 aydır. Mirasın ret süresi geçmedikçe terekenin borçlarından dolayı mirasçıya karşı yeni takip yapılamaz. Bu husus süresiz şikayete tabidir.

Somut olayda da, murisin ölümünden itibarin söz konusu 3 aylık süre geçmeden takip başlatıldığından, mirasçıların süresiz şikayet yolu ile takibi iptal ettirmeleri mümkün olduğundan mahkemece şikayetin bu nedenle kabulü gerekirken, istemin borca itiraz olarak değerlendirilip 7 günde icra dairesinde ileri sürülmediği, kesinleşen takipte bu iddia ile icra mahkemesine getiremeyeceğinden bahisle istemin reddi isabetsizdir. Mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekir. Bu nedenle Dairemizin sayın çoğunluğunun benimsediği bozma gerekçesine katılamıyorum. 28.12.2016.

12. HD.28.12.2016 T. E 7861, K: 26294

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu