Haciz&MuhafazaSatışYargıtay Kararları

Satışa konu taşınmazın elbirliği (iştirak halinde) değil, paylı (müşterek) mülkiyet şeklinde tasarruf edildiği anlaşıldığından, borçlunun müşterek mülkiyet konusu taşınmazdaki payının, ortaklığın giderilmesine ilişkin dava açılmasına ve karar alınmasına gerek bulunmaksızın satışının yapılabileceği

Satışa konu taşınmazın elbirliği (iştirak halinde) değil, paylı (müşterek) mülkiyet şeklinde tasarruf edildiği anlaşıldığından, borçlunun müşterek mülkiyet konusu taşınmazdaki payının, ortaklığın giderilmesine ilişkin dava açılmasına ve karar alınmasına gerek bulunmaksızın satışının yapılabileceği, bu durumda gerekmediği halde İİK.’nun 121. maddesi uyarınca alınan yetkiye dayanarak ortaklığın giderilmesi davası açılmış olsa dahi bu davanın, satış isteme süresini kesmeyeceği-

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi …tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

1-) İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına, HUMK.nun 438. ve İİK.’nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi:

2-) Borçlu, sair fesih nedenleri yanında, süresinde satış avansı yatırılmadığı ve satış istenmediğinden İİK’nun 106-110. maddeleri uyarınca haczin düştüğünü de ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurmuş; mahkemece haczin düşmediği kabul edilerek ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmiştir.

İİK’nun 121/1.maddesinde, taksim edilmemiş bir miras veya iştirak (elbirliği) halinde tasarruf olunan bir malın hissesinin satılması gerektiğinde icra müdürünün satışın ne şekilde yapılacağını icra mahkemesinden sorması gerektiği düzenlenmiştir.

Somut olayda, ihale konusu …’nde tapuya kayıtlı 1401, 1402, 1403 ve 1404 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının incelenmesinde borçlunun 9/64 hisse ile malik olduğu, bilahare bu payını … isimli şahsa 2011 yılında satarak devrettiği, mülkiyet hissesinin “Elbirliği No” hanesinde değil “Hisse Pay/Payda” hanesinde gösterildiği, diğer maliklerin hisselerinin de aynı sütun altında yer aldığı, bu hali ile satışa konu taşınmazın elbirliği (iştirak halinde) değil paylı (müşterek) mülkiyet şeklinde tasarruf edildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple borçlunun müşterek mülkiyet konusu taşınmazdaki payının ortaklığın giderilmesine dair dava açılmasına ve karar alınmasına gerek bulunmaksızın satışının mümkün olduğu açıktır. Bu durumda, gerekmediği halde İİK’nun 121. maddesi gereğince alınan yetkiye dayalı olarak ortaklığın giderilmesi davası açılmış olsa dahi; bu davanın satış isteme sürelerini kesmeyeceği kuşkusuzdur. Nitekim … Sulh Hukuk Mahkemesince 2007/1748 Esas. 2011/1491 Karar sayılı ve 23.9.2011 tarihli kararda taşınmazlarda el birliği halinde mülkiyet söz konusu olmayıp paylı mülkiyette payın haczi ve satışı mümkün bulunduğundan ortaklığın giderilmesine dair davanın da reddine karar verildiği görülmektedir.

Taşınmazlara 4.12.2006 ve 12.5.2009 tarihinde haciz konulmuştur. Takip ve haciz tarihi itibari ile yürürlükte bulunan İİK’nun değişiklik öncesi 106. maddesine göre gayrimenkullerde satış isteme süresi 2 yıldır. Hacizden sonra, 6.8.2012, 16.10.2012, 24.12.2012 ve 30.7.2013 tarihinde 4 kez satış talebinde bulunulmuş ise de, bu taleplerin hiç

birisinde satış masrafı yatırılmadığının anlaşılması karşısında bu talepler, usulüne uygun bir satış talebi olarak kabul edilemez. Kaldı ki, ortaklığın giderilmesi davası 23.9.2011 tarihinde reddedilmiş olup bu tarihten itibaren dahi 2 yıllık sürede (masrafı yatırılan 7.11.2013 tarihli satış talebine kadar) usulüne uygun satış talebi de bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca, gerekmediği halde İİK’nun 121. maddesi uyarınca yetki alınması ve bu yetkiye dayalı ortaklığın giderilmesi davası açılması satış isteme süresini kesmeyeceğinden ve yasal sürede masrafı yatırılarak usulüne uygun satış talebinde bulunulmadığından hacizler İİK’nun 106-110. maddesi uyarınca düşmüş olup geçerli bir haciz bulunmaksızın ihale yapılması anılan yasa hükümlerine aykırı olmakla usulsüzdür.

O halde mahkemece, ihalenin bu sebeplerle feshine karar vermek gerekirken şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda (2) numaralı bentte yazılı sebeplerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

12. HD. 24.12.2015 T. E:2015/31012, K:32817

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu