2018 Yılı8. Hukuk DairesiFaiz

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu mad. 121/2 hükmünde faize faiz yürütülemeyeceği düzenlendiği gibi, 3095 sayılı Kanun’un 3. maddesinde de kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyeceği, bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin saklı olduğunun belirtildiği- 6102 sayılı TTK’nun ticari işlerde oran serbestisini ve bileşik faizi düzenleyen “Ticari İşlerde Faiz” başlıklı 8. maddesinin 2. bendinde, üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin ana paraya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartının, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerli olduğu, bu fıkranın sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmayacağının düzenlendiği-

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu mad. 121/2 hükmünde faize faiz yürütülemeyeceği düzenlendiği gibi, 3095 sayılı Kanun’un 3. maddesinde de kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyeceği, bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin saklı olduğunun belirtildiği- 6102 sayılı TTK’nun ticari işlerde oran serbestisini ve bileşik faizi düzenleyen “Ticari İşlerde Faiz” başlıklı 8. maddesinin 2. bendinde, üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin ana paraya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartının, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerli olduğu, bu fıkranın sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmayacağının düzenlendiği-

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ve davalı taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Borçlu vekili, takip dayanağı ilam faiz alacağına ilişkin olmasına rağmen faize faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilamda faize ilişkin hüküm bulunmadığı halde dava tarihi olan 16.07.2008 tarihinden faiz işletildiğini, takip dayanağı ilamın henüz kesinleşmediğini, icra emrinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, takipteki tüm alacak kalemleri toplamına faiz talep edilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep etmiştir.

Mahkemece, asıl alacağa faiz talep edilmesi hakkındaki şikayet ile toplam alacağa faiz talep edilerek faize faiz yürütüldüğü yönündeki şikayetin reddine; faiz başlangıç tarihi ve miktarına yönelik yapılan şikayetin kabulü ile, ilamdaki asıl alacağa faizin başlangıç tarihinin 18.10.2011 olarak tespiti ile buna göre borçlu hakkında Kocaeli 7.İcra Müdürlüğü’nün 2012/5203 takip sayılı icra dosyasında 07.05.2012 tarihli takip talebi ve bu talebe bağlı gönderilen icra emrinde 8.120,94 TL talep olunan işlemiş faizin 15.07.2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda 1.167,59 TL, 141,25 TL talep olunan ilam vekalet ücreti işlemiş faizinin 139,31 TL, 46,50 TL talep olunan yargılama gideri işlemiş faizinin 45,86 TL, buna bağlı olarak talep olunan toplam alacağın da 28.783,98 TL olarak düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Takibe dayanak Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/357 Esas 2011/587 Karar sayılı ilamı incelendiğinde “…işlemiş faiz miktarı olarak 23.676,22 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline” karar verildiği anlaşılmaktadır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 121/2. maddesinde faize faiz yürütülemeyeceği düzenlendiği gibi, 3095 sayılı Kanun’un 3. maddesinde de kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyeceği, bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun ticari işlerde oran serbestisini ve bileşik faizi düzenleyen “Ticari İşlerde Faiz” başlıklı 8. maddesinin 2. bendinde, üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin ana paraya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerli olduğu, bu fıkranın sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmayacağı, düzenlenmiştir.

Somut olayda, takip dayanağı ilamda TTK. 8. maddesinde yer verilen faize faiz yürütülecek alacak söz konusu değildir. İlamda açıkça faiz alacağı olarak belirlenen miktar için faiz istemi yasaya aykırıdır.

O halde, faize yönelik şikayetin yukarıda belirtilen ilkeler ışığında değerlendirilerek ve gerektiğinde bilirkişiden Yargıtay denetimine elverişli ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi yerine, eksik inceleme ve faize faiz yürütülmesi şeklinde yapılan hesaplamaya dayalı hatalı bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması isabetsizdir.

SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harçların istek halinde taraflara iadesine 05.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

8. HD. 05.06.2017 T. E: 2015/7161, K: 8297

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu