İlamsız İcra Yoluyla Takip Kategorisine Son Eklenenler
-
Genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinin konusunun bir paranın ödenmesine veya bir teminatın verilmesine ilişkin alacaklar olup henüz nakde çevrilmeyen teminat mektupları ve çek yaprakları için toplam sorumluluk bedeli olarak takipte talep edilen gayri nakdi alacağın ve ferilerinin tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapılması mümkün olmadığından,
-
Gayri nakdi alacağın ve ferilerinin tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi (örnek 7) yapılması mümkün olmadığı
-
İcra takibinin dayanağı ilamda takip alacaklısı ilamın tarafı olarak görünmemektedir, ilamı alacaklısı takibe koyabilir, ilamdan kaynaklı alacakların adi yazılı alacağın temlik sözleşmesi ile devralınarak ancak ilamsız takip yoluyla takip yapılabilir. İlk Derece Mahkemesince takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın reddine ilişkin hüküm kurulması yerinde olmamıştır.
-
Alacaklının takibine dayanak yaptığı dekontta vade mevcut olmadığına ve borçlunun, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesine göre temerrüde düşürüldüğüne dair dosya içerisinde herhangi bir belge de bulunmadığına göre, bu durumda borçlu ancak takip tarihi itibariyle temerrüde düşmüş sayılacağından takip tarihinden önceki dönem için alacaklının dayanak faturadan dolayı işlemiş faiz talep etmesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır.
-
Alacaklı vekilinin talebi üzerine, borçluya ikinci kez ödeme emrinin tebliği borçluya yeni bir itiraz hakkı tanır.
-
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 138/4. maddesinde; “Fonun alacaklı olduğu ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu uyarınca yapılan takiplerde borçlular tarafından yapılan itirazlar satış dışında takip işlemlerini durdurmaz” hükmüne yer verildiği, fon alacaklarının takip ve tahsiline ilişkin olarak getirilen bu istisnai düzenlemeden anılan Kanunun 143. maddesinde belirtilen varlık yönetim şirketleri yararlanamayacağı-
-
“Borçlular tarafından yapılan itirazların satış dışındaki takip işlemlerini durdurmayacağı”na yönelik, fon alacaklılarının takip ve tahsiline ilişkin olarak Bankacılık kanunun 138/4 maddesinde getirilen istisnadan, “varlık yönetim şirketleri”nin faydalanamayacağı-
-
Takip yapılan ve ödeme emri gönderilen borçlu şirket ile itiraz dilekçesini sunan şirket iki farklı tüzel kişilik olduğundan, üçüncü kişi vekilinin yaptığı itirazın borçlu yönünden hukukî sonuç doğurmayacağı- Borçlu şirket ile itiraz dilekçesini sunan üçüncü kişi şirketin vekillerinin aynı olmasının da itiraz dilekçesine geçerlilik kazandırmayacağı, icra dairesince takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği-
-
Borçlu şirket tarafından Kocaeli İcra Müdürlüğü kanalı ile gönderilen itiraz dilekçesinin icra dairesi olarak “İstanbul 18. İcra Müdürlüğü” yerine “İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü”ne hitaben yazıldığı, sayısının ve tarafların aynı olduğu, sadece icra müdürlüğünün adının farklı olduğu görüldüğünden, itirazın geçerli bir itiraz olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı şeklindeki yorumun hak kaybına neden olacağı-
-
Her ne kadar imza sirküleri ve ticaret sicil müdürlüğü yazı cevabında borçlu şirket yetkilisi olarak itirazda bulunan kişinin ödeme emrinin tebliği ve itiraz tarihleri itibariyle temsil yetkisinin sona erdiği, görev süresinin uzatıldığına dair herhangi bir kararın da mevcut olmadığı görülmüş ise de TBK’nın 513. maddesinin son fıkrasına göre borca itiraz acele ve şirketin menfaatine olacak işlerden olduğundan temsil süresi sona ermiş olsa da yapılan itirazın geçerli olduğu-
-
İİK’ nın 62. maddesinden kanun koyucunun borca tamamen itiraz halinde aradığı tek unsurun, borçlunun borca itiraz etme yönündeki iradesini ortaya koyması olduğu; maddi hata yaparak borca itiraz dilekçesi yerine gönderilen dilekçenin UYAP sisteminden borçlu şirkete ait vekaletname ile birlikte, borca itiraz süresi içerisinde, borca itiraz talebi adı altında gönderilen, dosyaya yanlış bir dilekçe halinde sunulan itiraz dilekçesinin maddi hatadan kaynaklanması nedeniyle doğru dilekçenin esas alınması gerekeceği-
-
Borçlu şirketin, ödeme emri tebliğinden sonra (itiraz süresi başladıktan sonra) ihtiyati haciz sırasında, ödeme emri tebliğ tarihini kabul ederek itiraz süresinden feragat etmesi ve borcu kabul etmesi halinde, sonradan icra müdürlüğüne yapılan itirazın hukuki sonuç doğurmayacağı-
-
Alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Anılan noksanlık kamu düzeni ile ilgili ve devletin hükümranlık haklarına ilişkin olması nedeniyle takibin her safhasında re’sen göz önünde tutulmalıdır
-
Borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesi halinde, borçlunun takipten haricen haberdar olup yedi gün içinde itirazını icra dairesine bildirdiğinin ve alacaklının da anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesinin mevcut olduğunun anlaşılması halinde ödeme emri tebliğ edilemese bile borçlunun itirazı geçerlidir.
-
Taraflar, tüketici hakem heyetine başvuru zorunluluğu teşkil eden miktar dahilindeki uyuşmazlıklarda, isterlerse hakem heyetine başvuruda bulunmaksızın, İcra İflas Kanunu’ndaki ilamsız/ genel haciz yoluyla icra takibinde bulunabilecekler, takibe itiraz halinde ise icra takibinin devamını sağlamak için İİK.nun madde 67/1 uyarınca itirazın iptali davasını Tüketici Mahkemelerinde açabileceklerdir.
-
İlamda 1.000,00 TL maddi tazminata hükmedildiği, gerekçe kısmında alacaklının zararının 100.000,00 TL olduğu tespit edildikten sonra taleple bağlı kalınarak 1.000,00TL tazminata hükmedildiği, şikayete konu takipte ise alacaklı tarafça ilamda hüküm altına alınmayan 99.000,00 TL ve faizinin tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, bu durumda takip konusu alacağın hüküm altına alınmayan kısma ilişkin olduğu, bu nedenle ilamsız icra takibi başlatılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı,