2021 YılıHGK

İİK. 24/4, c: 2’de açıkça belirtildiği üzere, icra dairesince ziynet eşyalarının değerinin, haczin yapıldığı tarihteki rayice göre tespit edilmesi gerektiği

İİK. 24/4’deki “taşınır malın değerinin ilamda yazılı olmadığına” ilişkin düzenleme anlamında, ilamda ziynet eşyalarına ilişkin değerlerin yazılı olduğunun kabul edilebilmesi için, “taşınır malın aynen teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine” şeklinde terditli bir hüküm kurulması gerektiği- Takip dayanağı ilamda sadece “aynen iadeye” hükmedilmesi, bulunamadığı takdirde ne kadar lira bedelin tahsil edileceğine hükmedilmemesi, “terditli” bir hüküm kurulmaması halinde, ilamda gösterilen değerler de “harcın hesaplanması” için gösterildiğinden, taşınır malın değerinin ilamda yazılı sayılamayacağı- İlamda harcın hesaplanabilmesi için gösterilen değerlerin ziynet eşyalarının başına yazılmış olmasının da mahkemenin verdiği kararı değiştirmeyeceği- Maddenin Millet Meclisi Adalet Komisyonu gerekçesinde belirtilen “Hüküm fıkrasında sarahaten belirtilmiş olan değer”den kastedilenin, hüküm fıkrasında “borçlunun elinde bulunan falan taşınır malın teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine” şeklinde terditli bir hüküm kurularak bedele de hükmedilmesi olduğu- İİK. 24/4, c: 2’de açıkça belirtildiği üzere, icra dairesince ziynet eşyalarının değerinin, haczin yapıldığı tarihteki rayice göre tespit edilmesi gerektiği- “Ziynet eşyalarının değeri ilamda belirtilmiş olduğundan, bu değerlerin esas alınarak borçlunun yaptığı ödemeler değerlendirilerek infaz konusundaki şikâyetin karara bağlanması gerektiği” şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

1. Taraflar arasındaki “şikâyet” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen asıl dosyada şikâyetin kısmen kabulüne, birleşen dosyada şikâyetin reddine ilişkin karar borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Asıl Dosyada Şikâyetçi İstemi:

4. Asıl dosyada şikâyetçi alacaklı vekili şikâyet dilekçesinde; borçlu aleyhine İzmir 17. İcra Dairesinin 2013/45 E. sayılı dosyasında ilama dayalı olarak menkul teslimi ve haciz talepli takip başlattıklarını, örnek (2) nolu icra emrinde menkullerin aynen teslimi, aynen tesliminin mümkün olmadığı takdirde İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 24. maddesi gereğince yapılacak işlem sonucu icra memuru tarafından haciz yapılacağı tarihteki rayice göre takdir olunan değerin yasal faiz, icra gider ve nispi vekâlet ücreti ile birlikte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 100. maddesi uyarınca ödenmesini talep ettiklerini, borçluya icra emri tebliğ edilerek takibin kesinleştiğini, borçlu tarafından örnek (4-5) nolu icra emrinde talep edilen alacağa karşılık icra dosyasına 30.01.2013 tarihinde 10.549,01TL, örnek (2) nolu icra emrinde aynen teslimi istenen ziynet eşyalarına karşılık 84.603,00TL yatırıldığını, icra dosyasında 31.01.2013 tarihli taleplerinde örnek (4-5) nolu icra emrine karşılık yatırılan 10.549,01TL’nin hesaplarına aktarılmasını, örnek (2) nolu icra emrine karşılık yatırılan 84.603,00TL’nin dosyada hıfzı ile ziynet eşyalarının aynen teslimini talep ettiklerini ve icra müdürünün talepleri gibi karar verdiğini, borçlu vekilinin 29.01.2013 tarihli dilekçesi ile örnek (2) nolu icra emrinde belirtilen taşınırlar borçlunun elinde bulunmadığından aynen tesliminin mümkün olmadığı anlaşıldığından icra dairesinden takibe konu ziynet eşyalarının İİK’nın 24. maddesi gereğince borçlu vekilinin beyan dilekçesi olan 29.01.2013 tarihindeki değerlerinin takdiri için bilirkişi incelemesi yaptırılması, yatırılan 84.603,00TL’nin TBK’nın 100. maddesi uyarınca öncelikle faiz ve giderlere mahsubu ile taraflarına ödenmesini talep ettiklerini, talepleri üzerine icra dairesince 29.01.2013 tarihi itibariyle hacze esas olmak üzere rayiç fiyatların sorulmasına karar verildiğini, İzmir Kuyumcular Odasının 19.02.2013 tarihli yazı cevabında liste hâlinde bildirilen değerlere göre 29.01.2013 tarihi ve alış tutarı olan toplam 166.851,00 TL dikkate alınarak hesaplama yapılmasını ve bakiye miktar için haciz talep ettiklerini, icra dairesinin 20.02.2013 tarihli kararı ile hem borçlu vekilinin hem de kendilerinin talebi hakkında karar verildiğini, 20.02.2013 tarihli memurluk işleminin (1) nolu bendinin usul ve yasaya uygun olduğunu ancak (2) nolu beninde yer alan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, aynen teslimini istedikleri taşınırların altın olduğunu, kuyumcular odasından verilen cevapta borçlu vekilinin kısmi ödeme tarihi ve malların yedinde olmadığını bildirdiği dilekçe tarihi olan 29.01.2013 ve müzekkere tarihi olan 18.02.2013 tarihi itibariyle alış ve satış (hurda) değerlerinin bildirildiğini, dosya hesabı yapılırken liste hâlinde bildirilen değerlerden borçlu vekilinin beyan dilekçesi, 29.01.2013 tarihi ve altınların alış tutarı dikkate alınarak toplam 166.851,00TL üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürerek 20.02.2013 tarihli memurluk işleminin (2) nolu bendinde verilen kararın kaldırılmasına, dosya hesabının 29.01.2013 tarihi itibariyle altın alış fiyat ve tutarları dikkate alınarak hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Asıl Dosyada Karşı Taraf Cevabı:

5. Asıl dosyada borçlu vekili cevap dilekçesinde; takibe dayanak ilamda ziynet eşyalarının değerinin belirtildiğini, icra emrinin 22.01.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, 29.01.2013 tarihinde ilamda yazılı tutarı tüm fer’îleri ile birlikte ödeyerek dosyanın infaz edilmesine ilişkin taleplerini icra dosyasına gönderdiklerini, ziynet eşyalarının müvekkilinin yedinde olmadığını, takibe dayanak ilamda ziynet eşyalarının bedellerinin açıkça yazılı olduğunu, ilamda yazılı bedeli tüm fer’îleri ile ödediklerinden İİK’nın 24. maddesine göre dosyanın infaz edilmesi gerektiğini, bu nedenle alacaklının şikâyetinin yerinde olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için memurluk işleminin kabul edileceği varsayılsa dahi ziynet eşyalarının 2007 yılında alındığını, ikinci el olup kullanıldığını, mahkemece dosyanın infazına dair taleplerinin kabul edilmemesi hâlinde İzmir Kuyumcular Odasının 19.02.2013 tarihli cevabi yazısında bildirdiği listede yer alan rakamlardan 18.02.2013 tarihli satış değerlerin hesaplamada baz alınması gerektiğini belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

Birleşen Dosyada Şikâyetçi İstemi:

6. Birleşen dosyada şikâyetçi borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; İzmir 17. İcra Dairesinin 2013/45 E. sayılı dosyasında müvekkili aleyhine başlatılan takibe dayanak ilamda ziynet eşyalarının değerinin mahkemece belirtildiğini, icra emrinin 22.01.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, ziynet eşyalarının müvekkilinin yedinde olmadığını, 29.01.2013 tarihinde ilamda yazılı tutarı tüm fer’îleri ile birlikte ödeyerek dosyanın infaz edilmesine ilişkin taleplerini icra dosyasına gönderdiklerini, icra dairesinin 20.02.2013 tarihli işlemiyle dosyanın infazına dair taleplerinin reddine karar verildiğini, takibe dayanak ilamda ziynet eşyalarının bedellerinin açıkça yazılı olduğunu, ilamda yazılı bedeli tüm fer’îleri ile ödediklerinden İİK’nın 24. maddesine göre dosyanın infaz edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için memurluk işleminin kabul edileceği varsayılsa dahi ziynet eşyalarının 2007 yılında alındığını, ikinci el olup kullanıldığını ileri sürerek 20.02.2013 tarihli memurluk işleminin kaldırılarak dosyanın infazına dair karar verilmesini, mahkemenin aksi görüşte olması hâlinde İzmir Kuyumcular Odası’nın 19.02.2013 tarihli cevabi yazısında bildirdiği listede yer alan rakamlardan 18.02.2013 tarihli satış değerlerin hesaplamada baz alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Birleşen Dosyada Karşı Taraf Cevabı:

7. Birleşen dosyada alacaklı vekili cevap dilekçesinde; takip dayanağı ilamda sadece aynen iadeye karar verilip, bedele hükmedilmediğini, (takibe dayanak ilamın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine) Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 13.11.2012 tarihli ve 2011/18581 E., 2012/26914 K. sayılı kararında “ziynet eşyası talebiyle ilgili olarak talep gibi sadece aynen iadeye karar verilip bedele hükmedilmediğinin” açıkça vurgulandığını, ilamda ziynetlerin değerinin harca esas değer olarak gösterildiğini, borçlunun şikâyet dilekçesinde mahkemenin aksi görüşte olması hâlinde İzmir Kuyumcular Odasının 19.02.2013 tarihli cevabi yazısında bildirdiği listede yer alan rakamlardan 18.02.2013 tarihli satış değerlerinin hesaplamada baz alınması talebinin kabulünün mümkün olmadığını, dosya hesabı yapılırken liste hâlinde bildirilen değerlerden borçlu vekilinin beyan dilekçesi, 29.01.2013 tarihi ve altınların satış tutarı dikkate alınarak toplam 166.851TL üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

8. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 23.05.2013 tarihli ve 2013/112 E., 2013/342 K. sayılı kararı ile; taraflar arasındaki ihtilafın takibe dayanak ilamın hüküm fıkrasında aynen teslime karar verilen ziynet eşyaları ve altınların değeri olarak gösterilen miktarların İİK’nın 24. maddesinde yazılı bulunan “menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı” düzenlemesine göre takip konusu malın değerinin ilamda yazılı olup olmadığı, ilamın gerekçe kısmında “ziynet eşyalarının BK 83. maddesi uyarınca misli eşya olduğundan ve bunların aynen iadesi İİK 24. maddesi uyarınca mümkün olmaması halinde rayiç bedellerinin icra müdürlüğünce tahsili mümkün bulunduğundan” belirtildiği, kaldı ki kararın temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2011/18581 E., 2012/26914 K. sayılı kararında da “…özellikle ziynet eşyası talebi ile ilgili olarak talep gibi sadece aynen iadeye karar verilip, bedele hükmedilmediğinin anlaşılmasına göre gerekçesi ile davacı-davalı kocanın tüm davalı-davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz ve itirazları yersiz olduğu” belirtildiğinden ilamın gerekçe ve hüküm fıkrası birlikte değerlendirildiğinde ilamda malların değerinin yazılı olmadığının anlaşıldığı, borçlu vekilinin ilamda yazılı miktarları ve fer’îlerini dosyaya yatırdığından dosyanın infaz edildiği yönündeki iddialarının ve şikâyetinin yerinde olmadığı, ilamda aynen iadesine karar verilen kemer, kolluk v.d taşınırların ikinci el olarak kuyumcu ve sarraflarda satışı ve dolayısıyla alacaklı tarafça buradan ikinci el olarak temini söz konusu olamayacağından İzmir Kuyumcular Odasından borçlu tarafın malın kendisinde olmadığının bildirildiği 29.01.2013 tarihindeki alış tutarı olarak bildirilen miktarların esas alınması gerektiği, ancak çeyrek, yarım ve cumhuriyet altınlarının yeni tarih ile bir önceki ve ondan önceki yıllar arasında fiyat farkı olduğundan 2007 yılı olanların değerinin odadan sorularak bu değer nazara alınmak suretiyle hesaplama yapılarak, yatırılan miktarda eksiklik bulunması hâlinde alacaklı vekilinin haciz talebinin kabulü ile işlemler yapılması gerektiği gerekçesi ile asıl dosya yönünden şikayetçi alacaklı D. D.ci’nin talebinin kısmen kabulüne, icra dairesince 500 gr ağırlığında 22 ayar 1 adet kemer, 60 gr ayarında 22 ayar 1 adet kolluk, beheri 15 gr ağırlığında 8 adet burma bilezik, beheri 13 gr ağırlığında 22 ayar 61 adet bilezik, 20 gr ağırlığında 14 ayar 6 adet setin değerinin İzmir Kuyumcular Odasının 29.01.2013 tarihindeki alış tutarı olarak bildirilen miktarın esas alınması ve 2007 yılına ait 18 adet çeyrek altın, 18 adet yarım altın, 21 adet cumhuriyet altının İzmir Kuyumcular Odasından 29.01.2013 tarihindeki alış tutarının sorulup, yatırılan miktarda nazara alınmak suretiyle dosya hesabı yapılarak eksiklik bulunması hâlinde alacaklı vekilinin haciz talebinin kabulü ile işlemler yapılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dosya yönünden şikâyetçi borçlu E. D.ci’nin talebinin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 09.07.2014 tarihli ve 2014/13463 E., 2014/14610 K. sayılı karar ile;

“…İİK’nun 24. maddesi “bir taşınırın teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder. İcra emrinde; alacaklı ve borçlunun ve varsa mümessillerinin adları ve soyadları ile şöhret ve yerleşim yerleri hükmü veren mahkemenin ismi ve hükmolunan şeyin neden ibaret olduğu, ilamın tarih ve numarası ve icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut iadei muhakeme yolu ile ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebri icraya devam olunacağı yazılır. Borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan taşınır veya misli yedinde bulunursa elinden zorla alınıp alacaklıya verilir. Yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yoluyla tahsil olunur. Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur. Hükmolunan taşınırın değeri, borsa veya ticaret odalarından, olmayan yerlerde icra memuru tarafından seçilecek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tayin edilir. İlgililerin bu hususta icra mahkemesine şikayet hakları vardır …” hükmünü taşımaktadır.

Alacaklı vekili İcra Mahkemesi’ne başvurusunda, takibe konu Bakırköy 9. Aile Mahkemesi 2009/475-2011/519 sayılı kararı ile ziynet eşyalarının davalı E.’den aynen alınarak müvekkiline teslimine karar verildiğini, icra emrinde talep edilen alacağa karşılık icra dosyasına borçlu tarafından ödemeler yapıldığını, aynen teslimin mümkün olmadığı anlaşılmakla İİK’nun 24. maddesi gereğince değer takdiri ile belirlenen değerlerden hesaplama yapılması ve bakiye miktar için haciz taleplerinin İcra Müdürlüğü’nün 20.02.2013 tarihli kararı ile reddedildiğini, haciz taleplerinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, dosya hesabının 29.01.2013 tarihi itibarıyla altın alış fiyat ve tutarları dikkate alınarak hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Birleşen 2013/143 Esas sayılı dosya ile takip borçlusu vekili tarafından İİK’nun 24. maddesi uyarınca ilamda yazılı değerlerin tüm fer’ileri ile icra dosyasına yatırıldığından bahisle İcra Müdürlüğü’nün 20.02.2013 tarihli kararının kaldırılmasının talep edildiği görülmüştür.

Takibe konu ilamda ziynet eşyalarına ilişkin değerler belirlenmiştir. Mahkemece asıl dava yönünden alacaklının talebinin reddine karar verilerek uyuşmazlığın çözümünde bu değerlerin esas alınması gerektiği ve buna göre hüküm kurulması, birleşen dosya yönünden ise kabul edilen bu kural doğrultusunda yapıldığı iddia edilen ödemeler değerlendirilerek gerektiğinde bilirkişi incelemesi ile sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 17.09.2015 tarihli ve 2015/506 E., 2015/700 K. sayılı kararı ile; takibe dayanak ilamın gerekçe kısmında “…ziynet eşyalarının BK 83 maddesi uyarınca misli eşya olduğundan ve bunların aynen iadesinin İİK 24. maddesi uyarınca mümkün olmaması halinde rayiç bedellerinin icra müdürlüğünce tahsili mümkün bulunduğundan aynen iade talebinin kabulü ile karşı davalıdan alınmasına…” karar verildiği, karşı davacı kadın tarafından aynen iadesine karar verilen ziynetlerin bedellerinin hüküm fıkrasında gösterilmemesi gerektiği yönünden yapılan temyiz başvurusunun Yargıtay 2. Hukuk Dairesince “talep gibi sadece aynen iadeye karar verilip bedele hükmedilmediğinin anlaşılması üzerine temyiz isteminin reddine” karar verildiği, Aile Mahkemesinin gerekçesi ve hüküm ile Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin kararı birlikte değerlendirildiğinde ziynet eşyalarının değerlerinin hükümde belirtilmesinin İİK’nın 24. maddesine göre menkul malın değerinin ilamda yazılı olduğu şeklinde nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İİK’nın 24. maddesindeki “taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı” düzenlemesine göre takip konusu ilamda ziynet eşyalarına ilişkin değerlerin yazılı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. Alacaklının ilamlı icra takibi yapabilmesi için elinde bir mahkeme ilamı ya da kanunların bu kuvvete sahip kıldığı bir belgenin bulunması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 294. maddesinin 1. fıkrası “Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür” şeklinde, aynı Kanunun 301. maddesi ise “Hüküm yazılıp imza edildikten ve mahkeme mührü ile mühürlendikten sonra, nüshaları yazı işleri müdürü tarafından taraflardan her birine makbuz karşılığında verilir ve bir nüshası da gecikmeksizin diğer tarafa tebliğ edilir. Hükmün bir nüshası da dosyasında saklanır. Taraflardan her birine verilen hüküm nüshası ilamdır….” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, kısaca ilam; mahkeme kararının iki taraftan her birine verilen mühürlü örnekleri olarak tanımlanabilir. Ayrıca, İİK’nın 38. maddesinde, gerçekte ilam olmadıkları hâlde yasa gereği “ilam mahiyetini haiz belgeler” sayılmış; bazı özel kanunlarda da, ilgili bulundukları konuda birtakım belgelerin ilam niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.

15. Para ve teminattan başka alacaklar hakkında icra takibi yapabilmek için alacağın ilk önce bir mahkeme ilamı ile hüküm altına alınmış olması gerekir. Konusu paradan ve teminattan başka bir şey olan alacaklar çeşitlidir; taşınır teslimi, gayrimenkulün tahliye ve teslimi, bir şey yapılması gibi.

16. Taşınır teslimi İİK’nın 24. maddesinde düzenlenmiştir. Taşınır tesliminden maksat, taşınır bir malın bir kişiden (borçludan, davalıdan) alınarak diğer bir kişiye (alacaklı, davacıya) verilmesine ilişkin ilamların icrasıdır (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Anakara 2013, s. 959).

17. Takip talebini (ve ilamı) alan icra dairesi, bir icra emri düzenleyerek bunu borçluya gönderir. Burada (2) örnek nolu icra emri düzenlenir. Bundan başka, alacaklı isterse, taşınır teslimi hakkındaki ilamda hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti için, borçluya ayrıca (4-5) örnek icra emri gönderilir. (2) örnek icra emrini alan borçlu, (yedi gün içinde veya daha sonra) taşınır malı icra dairesine teslim ederse, icra dairesi de bu taşınır malı alacaklıya teslim eder ve bununla icra takibi sonuçlanır (Kuru, s. 959-960).

18. İcra emrini alan borçlu, yedi gün içinde taşınır malı teslim etmez (veya noksan teslim eder) ve (Yargıtaydan, icra mahkemesinden veya yargılamanın iadesi yoluna başvurmuş ise yargılamanın iadesi davasına bakan mahkemeden verilmiş) bir icranın geri bırakılması kararı da gösteremezse, alacaklının talebi ile ilamda yazılı olan taşınır mal, icra dairesi tarafından borçludan zorla alınarak alacaklıya teslim edilir. Burada, iki ihtimal ile karşılaşılır:

(i) Taşınır mal borçlunun elinde (yedinde) ise, ilamda yazılı olan taşınır mal (veya misli), icra dairesi tarafından borçludan zorla alınıp alacaklıya teslim edilir (m. 24/3).

(ii) Taşınır mal borçlunun elinde değil ise, ilamda yazılı olan taşınır mal (veya misli) borçlunun elinde (yedinde) bulunamazsa, bu hâlde borçlu artık aynen ifaya zorlanamaz. Taşınır mal (teslim) borcu, kanundan ötürü, para borcuna dönüşür; yani, borçlu, malın bedelini (değerini) para borcu olarak (alacaklıya) ödemek zorundadır (m. 24/4). Bu hâlde de iki ihtimal ortaya çıkabilir:

I-Teslimine hükmolunan taşınır malın değeri ilamda yazılı ise, borçlu, elinde bulunmayan taşınır malın ilamda yazılı olan bu değerini para olarak ödemek zorundadır (m. 24/4- c. l ve 2). Bu durum, alacaklının (davacının) “taşınır malın aynen teslimi, bulunamazsa bedelinin tahsili” talebiyle bir terditli dava açmış olması ve mahkemenin de (hüküm fıkrasında) “taşınır malın aynen teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine” şeklinde terditli hüküm vermiş olması hâlinde söz konusu olabilir.

Millet Meclisi Adalet Komisyonu gerekçesinde;”Bundan başka, Komisyonumuzda “ilâmda yazılı değer” tâbirinden ne anlaşılması gerektiği konusu müzakere edilmiş, bunun hüküm fıkrasında sarahaten belirtilmiş olan değer demek olduğu neticesine varılmıştır. Şu hâlde, hüküm fıkrasında “borçlunun elinde bulunan falan taşınır malın teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine” şeklinde bir sarahat yoksa, malın değeri ilâmda yazılı sayılmayacaktır. Bilhassa, davacının mahkemenin görevine ve alınacak harca esas olmak üzere dava dilekçesinde göstermiş olduğu değer ayrıca mahkemece takdir olunup hüküm fıkrasına alınmamışsa, malın değeri ilâmda yazılı sayılmayacak, bu halde (taraflar malm değerinde anlaşamazlarsa) icra memuru malın değerini takip (şimdi: haczin yapıldığı) tarihindeki rayice göre takdir edecektir” şeklinde belirtilmiştir.

II- Teslimine hükmolunan taşınır malın değeri ilamda yazılı değilse; alacaklı (davacı), dava dilekçesinde (talep sonucunda) yalnız taşınır malın teslimine karar verilmesini istemiş (bulunamazsa, bedelinin tahsili talebi ile terditli dava açmamış) ise, mahkeme, yalnız taşınır malın teslimine karar verebilir, bulunamazsa bedelinin tahsiline de (yani terditli hüküm) veremez (6100 sayılı HMK m. 26). Terditli dava açılmamış olması nedeniyle, ilamda yalnız taşınır malın teslimine karar verilmiş olması hâlinde, malın değeri mahkemenin görevi ve harç (ve vekâlet ücreti) hesaplanması için ilamda gösterilmiş olsa bile, taşınır malın değeri (İİK m. 24/4 anlamında) ilamda yazılı sayılamaz. Buna göre, teslimine hükmolunan malın değeri ilamda (hüküm fıkrasında) yazılı değilse, bakılır; eğer alacaklı ile borçlu taşınır malın değeri üzerinde anlaşırlarsa, borçlu, bu anlaşılan miktar parayı ödemek suretiyle (teslim) borcundan kurtulur. Eğer, alacaklı ile borçlu taşınır malın (ilamda yazılı olmayan) değeri üzerinde bir anlaşmaya varamazlarsa, yani bu değer ihtilaflı ise, o zaman taşınır malın değeri icra müdürü tarafından takdir olunur. İcra müdürü, taşınır malın değerini haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir eder (m. 24/5, c. 3). İcra müdürü, taşınır malın değerini takdir ederken, malın değerini borsa veya ticaret odalarından, bu kuruluşların bulunmadığı yerlerde, kendisi tarafından seçilecek bilirkişiden sorar ve alacağı cevaba göre taşınır malın değerini belirler (m. 24/5) ve bu bedeli bir muhtıra ile borçludan ister. İlgililerin (özellikle alacaklı ve borçlunun) icra müdürünün değer takdirine ve muhtıra tebliğine karşı icra mahkemesine şikâyet hakları vardır (m. 24/4) (Kuru, s. 960-962).

19. İlamda yazılı olan taşınır mal (veya misli) borçlunun elinde bulunamazsa, taşınır mal (teslim) borcu para borcuna dönüşür ve borçlu taşınır malın yukardaki esaslara göre tespit edilen değerini borçlanmış sayılır. Borçlu bu parayı icra dairesine ödemekle yükümlüdür. Borçlu bu parayı rızası ile ödemezse, ayrıca bir hükme ve icra emrine gerek kalmaksızın borçlunun bu borcu karşılamaya yetecek miktarda malı haczedilir; bu mallar satılarak bedelinden alacaklı tatmin edilir (m. 24/4). İİK’nın 24. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinde “ayrıca icra emri tebliğine (ve dolayısıyla hükme) hacet kalmaksızın” denildiğinden, m. 24/4. hükmüne göre malın bedelini (doğrudan doğruya) talep etme hak ve yetkisi bulunan alacaklının, taşınır malın değeri için borçluya karşı alacak davası açmakta hukukî yararı yoktur (Kuru, s. 962).

20. Bu açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde; alacaklı D. D.ci vekili tarafından borçlu E. D.ci aleyhine başlatılan ilamlı icra takibine dayanak Bakırköy 9. Aile Mahkemesinin 15.06.2011 tarihli ve 2009/475 E., 2011/519 K. sayılı ilamında; “…c)Karşı davacının ziynet eşyalarına ilişkin talebinin kabulü ile

21.000 TL değerinde 500 gr ağırlığında 22 ayar 1 adet kemer

2.520 TL değerinde 60 gr ağırlığında 22 ayar bir adet kolluk

Toplam 5.040 TL değerinde ve beheri 15 gr ağırlığında 22 ayar 8 adet burma bilezik

Toplam değeri 33.306 TL ve beheri 13 gr ağırlığında 22 ayar 61 adet bilezik

3.216 TL değerinde ve 20 gr ağırlığında 14 ayar 6 adet set

1.323 TL değerinde 18 adet çeyrek altın

2.646 TL değerinde 18 adet yarım altın ve 6.174 TL değerinde 21 adet cumhuriyet altınının

karşı davalı E.’den aynen alınarak karşı davacıya verilmesine…” karar verildiği, alacaklının takip talebi üzerine düzenlenen (2) örnek nolu icra emrinin ve ilamda hükmedilen yargılama giderleri için düzenlenen (4-5) örnek nolu icra emrinin borçlu vekiline 22.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin icra dairesine verdiği 29.01.2013 tarihli dilekçesinde (2) örnek nolu icra emrinde belirtilen taşınır malların müvekkilin elinde bulunmadığından taşınırların ilamda yazılı değerleri ile bu değer üzerinden hesaplanan avukatlık ücreti, tahsil harcı ve icra giderlerinin 81.603TL hesaplanarak bu miktarın icra dairesinin hesabına yatırıldığını, (4-5) örnek nolu icra emrinde belirtilen miktarın da icra dairesinin hesabına yatırıldığını belirterek dosya borcu kapandığından dosyanın infazen işlemden kaldırılmasını talep ettiği, icra dairesinin 15.02.2013 tarihli işleminde; teslimi talep edilen taşınırların mevcut olmadığı borçlu vekilince beyan edildiğinden alacaklı vekilince de kabul edilmekle dosyaya yatan altın bedelinin alacaklı vekiline ödenmesine, 22 ayar altın toplam rakamı 1.473 gr olup, yatan bedel karşılamadığından ödemenin yapılmasına, Sarraflar Odasına ödeme tarihi itibarı ile ve cevap verilen gün tarihi itibarı ile hacze esas olmak üzere rayiç fiyatlarının sorulmasına karar verildiği, icra dairesince İİK’nın 24. maddesi gereğince yapılacak işlem için takibe konu taşınırların 29.01.2013 ve 18.02.2013 tarihleri itibariyle rayiç alış ve satış bedellerinin bildirilmesi için 18.02.2013 tarihinde yazılan müzekkereye karşı verilen İzmir Kuyumcular Odası Başkanlığının 19.02.2013 tarihli cevabında ziynetlerin 29.01.2013 ve 18.02.2013 tarihi itibariyle alış ve satış değerlerinin liste hâlinde bildirildiği, alacaklı vekilinin 20.02.2013 tarihinde icra dairesine başvurarak; liste hâlinde bildirilen değerlerden borçlu vekilinin beyan dilekçesi ve kısmi ödeme tarihi olan 29.01.2013 tarihi ve alış tutarı dikkate alınarak toplam 166.851,00TL’nin dikkate alınmasını ve dosya hesabının buna göre yapılmasını, borçlu tarafça yatırılan miktarın TBK’nın 100. maddesi gereğince mahsup edilerek kalan alacak miktarı için haciz yapılmasını talep ettiği, icra müdürünün şikâyete konu 20.02.2013 tarihli işleminde; “…Borçlu vekilinin 29.01.2013 tarihli infaz talepli dilekçesi ve alacaklı vekilinin 20.02.2013 tarihli haciz tarihli dilekçesi incelenmekle; 1- Borçlu vekilinin ziynet eşyalarının olmadığı ve Mahkemede belirtilen bedellerinin yatırıldığına dosyanın infaz olduğuna dair beyanı incelenmekle, Bakırköy 9. Aile Mahkemesinin 15.06.2011 tarihli ve 2009/475 E., 2011/519 K. sayılı kararında bedellerden bahsedilmiş ancak ziynet eşyalarının aynen teslimine karar verilmişmiş olup, infaz talebinin reddine, 2- Alacaklı vekilinin haciz talebi incelenmekle; vekilinin bedelinin alış fiyatı üzerinden tahsilini talep etmekle, altınların ilama göre 2007 yılında alındığı, kullanılmış olduğu, sarraflar odasından gelen cevap yazısının yeni altın fiyatı olduğu, mahkeme kararında altınların aynen iadesine karar verilmiş olduğu ilamdan anlaşılmakla alacaklı vekilinin istediği bedel üzerinden istenen haciz taleplerinin reddine…” karar verildiği görülmektedir.

21. İİK’nın 24. maddesinin 4. fıkrasındaki “taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı” düzenlemesi anlamında ilamda ziynet eşyalarına ilişkin değerlerin yazılı olduğunun kabul edilebilmesi için “taşınır malın aynen teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine” şeklinde terditli bir hüküm kurulması gerekir. Ancak takip dayanağı ilamda sadece aynen iadeye hükmedilmiş olup, bulunamadığı takdirde ne kadar lira bedelin tahsil edileceğine hükmedilmemiş, terditli bir hüküm kurulmamıştır. İlamda gösterilen değerler ise harcın hesaplanması için gösterildiğinden taşınır malın değeri ilamda yazılı sayılamaz. İlamda harcın hesaplanabilmesi için gösterilen değerlerin ziynet eşyalarının başına yazılmış olması da, mahkemenin verdiği kararı değiştirmez.

22. İİK’nın 24. maddesinin Millet Meclisi Adalet Komisyonu gerekçesinde belirtilen “Hüküm fıkrasında sarahaten belirtilmiş olan değer”den kasıt, hüküm fıkrasında “borçlunun elinde bulunan falan taşınır malın teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine” şeklinde terditli bir hüküm kurularak bedele de hükmedilmiş olması demektir.

23. İİK’nın 24. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinde açıkça belirtildiği üzere “Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur.” Bu durumda icra dairesince ziynet eşyalarının değeri haczin yapıldığı tarihteki rayice göre tespit edilmelidir.

24. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, ziynet eşyalarının değeri ilamda belirtilmiş olduğundan bu değerlerin esas alınarak borçlunun yaptığı ödemeler değerlendirilerek infaz konusundaki şikâyetin karara bağlanması gerektiğinden direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

25. Hâl böyle olunca, yukarıda yazılı değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı yerel mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.

26. Ne var ki, işin esasına yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle;

Direnme uygun olup borçlu vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının tebliğ işlemlerinin yerine getirilmesine, karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15.06.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Nebahat ŞİMŞEK’in KARŞI OYU

Uyuşmazlık İİK 24. maddesindeki “taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı” düzenlemesine göre takip konusu ilamda ziynet eşyalarına ilişkin değerlerin yazılı olup olmadığına ilişkindir.

İİK 24. maddesi 1. fıkrasında “Bir taşınırın teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder.” 3. fıkrasında “Borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan taşınır veya misli yedinde bulunursa zorla alınıp alacaklıya verilir.” 4. fıkrasında “Yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yolu ile tahsil olunur. Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur.” Millet Meclisi Adalet Komisyonu gerekçesinde “ilamda yazılı değer tabirinden ne anlaşılması gerektiği konusu müzakere edilmiş, bunun hüküm fıkrasında sarahaten belirtilmiş olan değer demek olduğu neticesine varılmıştır. Aynı komisyon tarafından, menkul eşyanın harca esas değeri olarak bildirilen değer ayrıca mahkemece takdir edilip hüküm fıkrasına alınmamışsa, malın değerinin ilamda yazılı sayılmayacağı belirtilmiş olup, buradan da malın değeri mahkemece belirlenip bu değere hükümde de yer verilmiş ise artık değerin ilamda yazılı olduğunun kabulü sonucuna varılmalıdır.

12.H.D. 27.04.1982 tarihli 3262/3670 sayılı kararında “Değer ilamda yazılı olduğuna göre, takip tarihindeki rayiç bedel üzerinden takip yapılamayacağı” 25.09.1984 tarih 7146/9508 sayılı kararında “ ilamda menkulün 245.540 lira değerinde olduğu yazılı bulunduğu buna göre memurlukça yeniden kıymet takdir edilip buna göre infaz yoluna gidilemeyeceği” 06.02.1979 tarih 11264/935 sayılı kararında “teslimi gereken menkul şey davalı borçlu nezdinde bulunmazsa, kendisinden ilamda yazılı değeri alınır. Eğer ilamda bu konuda bir açıklık yoksa o takdirde değer takip tarihindeki rayice göre belirlenir” gerekçelerine yer verilmiştir. 12 H.D. ve 8. H.D uygulamaları bu yönde devam ettiğinden, ilam alacaklısı ilamı hüküm fıkrasındaki değerlerin hükümden çıkarılması yönünde temyiz etmiş talebi 2 Hukuk Dairesince reddedilmiş aynen teslimine karar verilen menkullerin değerleri hüküm fıkrasında bırakılmıştır.

İİK 24. maddesine göre menkul teslimine dair düzenleme içerisinde yer alan “ilamda yazılı değer” kavramı ilamda hükmolunan değer kavramından farklı anlam içermektedir. Çoğunluk görüşünün hareket noktası olan, aynen iade talebi yanında olmadığı takdirde bedelinin tahsili talebiyle açılıp bedele hükmolunmuş olması hâlinde ilamdaki değerin esas alınabileceği yönündeki kabul, menkul teslimine ilişkin ilamın icrası ile alacak ilamının icrasının ayrı ayrı düzenleyen İİK hükümlerine aykırıdır. Şöyle ki malın aynen iadesinin mümkün olmaması nedeniyle bedele hükmolunması herhangi bir alacak ilamı gibi örnek (2) icra emri gönderilmek suretiyle infaz olunur. Menkulün aynen iadesi ilamının infazı için özel bir düzenleme olan İİK 24. madde kapsamında bulunan “ilamda yazılı değer” kavramı “bedele hükmetmekten” farklı bir kavram olup “aynen teslim” ilamının infazı içindeki basamaklardan biridir. Nitekim somut olayda para alacakları olan (7.888TL ilam vekâleti ücreti 2.300TL yargılama gideri 1.136,96TL işlemiş faiz) talebi için ayrıca (Örnek 2) icra emri çıkarılmıştır. İlamın hüküm fıkrasında bu bedellerin tahsiline ilişkin hüküm kurulmayıp sadece aynen teslime karar verildiğinden takip konusu ilamdaki ziynet eşyalarının aynen teslimi için (4-5 Örnek) icra emri çıkarılmıştır. Yargılama ve karar verme aşamasından sonra icra aşamasında menkullerin aynen tesliminin mümkün olmaması hâlini ve bu durumda “aynen teslime” ilişkin ilamın infazının nasıl yerine getirileceğini düzenleyen İİK 24. maddesinin 4. fıkrasına göre; menkullerin ilamın hüküm fıkrasında belirlenmişse bu değerleri öncelikle infazda esas alınmalıdır.

Bu gerekçelerle somut olayda ziynet eşyalarının her birinin değerine ilamın hüküm fıkrasında yer verilmiş olduğundan, bir başka söyleyişle menkullerin değeri ilamda belirlenmiş olduğundan bu değerler esas alınıp borçlunun yaptığı ödemelerde değerlendirilerek infaz konusundaki şikayetinin karara bağlanması yönündeki Özel Daire kararı yerinde olduğundan direme kararının bozulması görüşündeyim. Onama yönündeki Sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

HGK. 15.06.2021 T. E: 2017/8-1678, K: 757

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu