2020 Yılı
-
Takibe konu senet kambiyo senedi vasfını taşımadığından takibin iptaline karar verilmişse de, kıymet takdir raporunun ve satış ilanının tebliğine ilişkin yurtdışı tebligatı usulüne uygun yapılan davacı takip borçlusunun, satış tarihinden önce icra dosyası ile satıştan haberdar olmasına karşın ihalenin feshi davası açmaması nedeniyle satışın kesinleşmesine neden olduğundan, zararın doğmasında ağır kusurunun bulunduğu ve bu durumda, artık icra memurunun hatalı eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağı kurulamayacağı ve maddi tazminata hükmedilemeyeceği- Usulsüz tebligat üzerine kesinleştirilen icra takibi sonucunda dava konusu taşınmazının icra yoluyla satışına neden olunması nedeniyle icra memurlarının kötüniyetli olduğu hususu ispat edilmediğinden manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Devamını Oku » -
Üçüncü kişi aleyhine istihkak davası açılması için 7 günlük sürenin, “asıl icra dairesi” yerine, yetkili olmayan “talimat icra dairesi” tarafından verilmesi hatalı olup davacı-alacaklının şikayeti sonucunda bu işlemin iptaline karar verilmiş ise de, istihkak iddiası, huzurunda yapılan davacı-alacaklı da İİK. mad. 99. maddesi uyarınca istihkak davası açma imkanına sahip olduğu halde, bu yola başvurmadığından, “haczedilen hayvanların bulunamaması nedeniyle yeniden haciz uygulanamadığını” belirterek icra memurunun kusurlu eylemi nedeniyle uğradığı zararın giderilmesi istemine ilişkin davada, davacı-alacaklının da kusurlu davrandığı, hüküm altına alınan miktar üzerinden davacının kusuru oranında indirim yapılması gerektiği-
Devamını Oku » -
Takip alacaklısına karşı açılan davada, açıkça sıra cetvelinin iptali davası açtıkları hususu vurgulandığından ve maaş haczine ilişkin işlemler sıra cetveli hükmünde olduğundan, dava dilekçesinde ileri sürülen maddi olgulara göre açılan davanın muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davası olduğu ve takip borçlusunun davada yer almasına gerek olmadığı-
Devamını Oku » -
İcra takibinin kesinleşmesinden önceki dönemde, mirasın reddedilmiş olduğu hususu maddi hukuka dayalı bir borca itiraz sebebi olup; olayda borçlu tarafından, takibin kesinleşmesinden önce, TMK’nın 606. maddesine göre alınan mirasın kayıtsız şartsız reddedildiğine ilişkin sulh hukuk mahkemesi kararını, ödeme emri tebliğinden itibaren, yasal yedi günlük sürede icra dairesine bildirilmediği, bu durumda; takibin kesinleşmesinden sonra mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının icra dairesine sunularak hacizlerin kaldırılmasının istenemeyeceği
Devamını Oku » -
Gerçek kişi kefillerin kefaletlerinden sorumlu olacakları sürenin 818 s. BK ve 6098 s. TBK’da farklı düzenlendiği- 05.04.2000 tarihli adi kefalet 10 yıl geçmekle kendiliğinden sona ermişse de, 6101 s. Yürürlük Kanunu gereğince 01.07.2012 tarihinden itibaren 01.07.2013 tarihine kadar kefalet sorumluluğunun uzatılmış olduğu- İcra takibi kefalet süresi yönünden hak düşürücü süre sona ermeden yapılmış ise de, takip tarihi itibariyle asıl borç zamanaşımına uğrarsa, kefil yönünden de zamanaşımına uğramış olacağı ve böyle bir halde kefilin zamanaşımı def’inin kabulü gerektiği- Asıl borçluya karşı kesilen zamanaşımının kefile karşı da kesileceği-
Devamını Oku » -
İİK.nun 269 ve devamı maddeleri uyarınca icra mahkemesine başvurup tahliye kararı alması gerekirken, bu yolu tercih etmeyip sulh hukuk mahkemesine dava açarak aldığı tahliye kararına dayanarak takibe devam edilmesini istemiştir. İstanbul 1. İcra Müdürlüğünün 2017/38247 sayılı dosyasında icra takibinin sürdürülebilmesi için İİK.nun 269/a m. uyarınca icra mahkemesinden karar alması zorunludur. Sulh Hukuk Mahkemesinden almış olduğu tahliye kararına dayanarak bu dosyada takibi sürdürmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır (
Devamını Oku » -
HMK’nın 350 ve 367. maddelerine göre, kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların kesinleşmedikçe yerine getirilemeyeceği, takibin konusu, asıl davadaki hüküm fıkrası olup, alacağa ilişkin davanın konusunu oluşturan taşınmazın birleşen davada tapu iptali talebine konu edilmediğinden yapılan yargılamada taşınmazın aynının tartışıldığından söz edilemeyeceği, o halde, mahkemece şikayetin reddi yerine, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Devamını Oku » -
Borçluya ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun itiraz hakkı doğmayacağından haricen icra takibini öğrenip icra dairesine itiraz etmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı- Kiracı borçluya çıkartılan ödeme emri tebligatı önce bila tebliğ iade edilmesi ve kiracı borçlunun takipten haricen haberdar olup takibe itirazından sonra borçluya tebligat yapılmış olması halinde, alacaklının da ihtilafı sürdürdüğü anlaşıldığından, borçlu kiracının itirazı geçerli olup takibin duracağı ve bu durumda da kiralayan alacaklının itirazın kaldırılması istemi ile kiracı borçlu hakkında tahliye şartlarının oluşup oluşmadığının incelenmesi gerektiği-
Devamını Oku » -
İhale ile taşınmazı satın alan kişi veya kurumun taşınmazın mülkiyetini ihalenin kesinleşmesi halinde ihale tarihinde kazanmış olacağı, buna göre, ihale tarihinde mülkiyetin davacı bankaya geçtiği ve davalının kira ilişkisinin de kanıtlanamadığı anlaşıldığına göre, iddia ve savunma çerçevesinde tarafların delilleri toplanarak davacı lehine hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-
Devamını Oku » -
Takibe dayanak ilamda, hükmolunan nafaka bedelinin her yıl ÜFE oranında artırılması hükmünü içeren 2 nolu bendinde, açıkça hüküm tarihinden itibaren ÜFE oranında nafakanın arttırılmasına karar verilmiştir. Nafakanın dava tarihi dikkate alınarak arttırılacağına dair açık bir hüküm bulunmadığından ilamın yorum yoluyla değiştirilmesi mümkün değildir.
Devamını Oku » -
Takibe konu çekin muhatap bankaya ibraz edildiği ve çek üzerinde “çekin, mahkeme tedbir kararına istinaden işlemsiz iade edildiğine” dair şerh bulunduğu görülmüşse de, ibraz tarihi bulunmadığından, takip tarihi itibariyle çekin 10 günlük sürede de bankaya ibraz edildiğinin kanıtlanamadığı ve bu durumda, takip dayanağı belge kambiyo senedi vasfını taşımadığından (adi havale hükmünde olduğundan), icra mahkemesince bu hususun re’sen gözönüne alınarak ve öncelikle icra takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Devamını Oku » -
Tebligatta, muhatabın çarşıda olduğuna yönelik bilgiyi veren ve haber kağıdı yapıştırıldığı bilgisi verilen komşusunun isim ve soyadının olmadığı, sadece oturduğu daire numarasının yeterli olmadığı bu haliyle tebligatların aykırı ve dolayısıyla usulsüz olup, bir hukuki sonuç doğurmayacağı-
Devamını Oku » -
Takip dayanağı ilamın Yargıtay …….. Hukuk Dairesi tarafından bozulduğu, bu halde, bölge adliye mahkemesince, takip, İİK md. 40/1’e göre olduğu yerde duracağından hacizlerin kaldırılmasına karar verilemez ise de; takibin durması gereken bu dönemde takip işlemi yapılamayacağından haczedilerek icra dosyasına gönderilen kira bedellerine ilişkin ödemelerin bozmadan sonra verilen kararın ibrazına kadar durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Devamını Oku » -
Tasarrufun iptali davasında İİK. m. 281/2 uyarınca verilen ihtiyati haciz kararının tapu kaydına işlenmesinden ve dava sırasında taşınmazın dördüncü kişiye satılmasından sonra, borçlu vekilinin talebi ile icra dairesince İİK m. 106 ve 110 gereğince haczin kaldırılmasına karar verildiği anlaşıldığından, bu aşamada, taşınmaz, dördüncü kişiye ait olduğundan, bu taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilmesinin mümkün olmadığı, dördüncü kişi, tasarrufun iptali davasına dahil edilip hakkında bir hüküm kurulmadığından, taşınmaz üzerine haciz konulması şartlarının gerçekleşmediği
Devamını Oku » -
Takip alacaklısına karşı açılan davada, açıkça sıra cetvelinin iptali davası açtıkları hususu vurgulandığından ve maaş haczine ilişkin işlemler sıra cetveli hükmünde olduğundan, dava dilekçesinde ileri sürülen maddi olgulara göre açılan davanın muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davası olduğu ve takip borçlusunun davada yer almasına gerek olmadığı
Devamını Oku » -
Sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri gereğince davacının kullandığı kredi borcunu tahsil amacıyla emekli maaşına bloke konulmasına muvafakat etmesinin hukuken geçerli olduğu bu nedenle emekli maaşına uygulanan blokenin, haciz işleminin kaldırılmasına ve kesilen paranın faiziyle birlikte iadesine ilişkin davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
Devamını Oku » -
Üçüncü şahsa gönderilen haciz ihbarnamelerinde, üçüncü şahıs müddeti içinde itiraz eder ve fakat alacaklı, üçüncü kişinin cevabının aksini ispat ederse hem yanlış beyan vermekten cezalandırılıp hem de ayrıca tazminata hükmedilmekle; Harçlar Kanunu’na göre tazminata ilişkin yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği-
Devamını Oku » -
Haczedilen altınların muhafaza altına alınmayarak üçüncü kişi şirket yetkilisine yediemin olarak bırakılması halinde, fiilen el koyma ve icra dairesinde muhafaza edilme koşulları gerçekleşmemiş olacağından, altınlar yönünden geçerli bir haczin söz konusu olmayacağı, ve bu nedenle, bu hacze ilişkin istihkak davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği
Devamını Oku » -
İcra takibinin kesinleşmesinden önceki dönemde, mirasın reddedilmiş olduğu hususu maddi hukuka dayalı bir borca itiraz sebebi olup; olayda borçlu tarafından, takibin kesinleşmesinden önce, TMK’nın 606. maddesine göre alınan mirasın kayıtsız şartsız reddedildiğine ilişkin sulh hukuk mahkemesi kararını, ödeme emri tebliğinden itibaren, yasal yedi günlük sürede icra dairesine bildirilmediği, bu durumda; takibin kesinleşmesinden sonra mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının icra dairesine sunularak hacizlerin kaldırılmasının istenemeyeceği
Devamını Oku » -
İcra mahkemesince verilen tedbir kararı, HMK’nun 397/2. maddesi kapsamında olmayıp, İcra ve İflas Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiş takip hukukuna özgü bir karardır. İcra mahkemesinin verdiği kararlar şekli hukuka ilişkin olup verildikleri anda sonuç doğururlar, kesinleşmelerine gerek yoktur. Bu nedenle icra mahkemesince verilen tedbir kararları, karar tarihi itibari ile son bulur.
Devamını Oku » -
Taşınmaz malikinin tasarrufun iptaline ilişkin davada taraf olmadığından söz konusu ilam ancak taraflar arasında hüküm ifade edeceğinden ayrıca tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşen ve İİK 281/2. Maddesi uyarınca verilmiş bir ihtiyati haciz kararı bulunmadığı gibi, bu doğrultuda şikayetçinin ihtisabından önce konulmuş bir haciz veya ihtiyati haciz de bulunmadığından, şikayetçi taşınmazı hacizle yükümlü olarak satın almadığından haczin kaldırılmasına yönelik ilk derece mahkemesi kararı yasaya uygundur.
Devamını Oku » -
İtirazın iptali davasından önce menfi tespit davası açılması durumunda sonra açılacak itirazın iptali davasında hukuki yararın var olduğu kabul edilmektedir. Menfi tespit davası sonucunda (davanın reddi) alınan kesin hüküm itirazın iptali davası açılmaksızın icra takibinin devamını sağlamayacaktır.
Devamını Oku » -
Mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının, icra takibinin kesinleşmesinden önce alındığı hallerde, mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddianın, “borca itiraz” olduğu ve ödeme emrinin tebliği üzerine takibin şekline göre yasal süre içinde ilgili merciye yapılması gerektiği
Devamını Oku » -
Alacaklı, ödeme emri tebliğinden itibaren yasal bir yıllık süre içinde borçlunun taşınırlarının, taşınmazlarının ve maaşının haczini talep etmiş olmakla alacaklının haciz isteme hakkı düşmemiş olduğu anlaşıldığından, alacaklının yeniden haciz isteyebilmesi için borçluya yenileme emrinin tebliğine ve dolayısıyla yenileme harcı alınmasına gerek olmadığı
Devamını Oku » -
Yasal düzenleme karşısında; borçlunun alacaklı olduğu dosyadaki hak ve alacaklarına haciz konulup, alacaklının, İcra Dairesi’nden aldığı tahsil yetki belgesini sunması üzerine, borçlunun alacaklı olduğu dosyada tahsil hakkı ve yetkisi ile bu alacak üzerindeki tasarruf hakkı ortadan kalkmış ve haciz koyduran alacaklıya geçmiştir.
Devamını Oku »
- 1
- 2