4. Hukuk Dairesi
-
(Zeminde mevcut) olmayan taşınmazın ihale edilmesi halinde, satışı yapan icra dairesi görevlisinin kusuru ve sorumluluğu bulunmaktaysa da, ihaleyi alıcısının da ihaleye girmeden önce aldığı yeri mahallinde görüp kontrol etmesi ve buna göre ihaleye girmesi gerekirken bu özenli davranışa riayet etmediği anlaşıldığından, müterafik (bölüşük) kusurunun olduğu-
Devamını Oku » -
İcra memurunun sorumluluğundan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada, kaldırılmaması gereken hacizler için de müzekkere yazıldığı ve hacizlerin kaldırılmasını müteakip dava dışı borçlunun bir kısım taşınmazlarının satıldığı, diğer taşınmazlar üzerindeki hacizlerin ise ikinci sıraya düştüğü ve bu taşınmazların satışının talep edildiği anlaşılmakla, mahkemece tüm takip aşamaları, davacıya ait bir kısım taşınmazın cebri icra yoluyla satılarak satış bedelinin icra dosyasına yatırıldığı da gözetilerek davaya konu edilen gerçek zararın bilirkişi heyeti marifetiyle tespiti gerektiği-
Devamını Oku » -
Takibe konu senet kambiyo senedi vasfını taşımadığından takibin iptaline karar verilmişse de, kıymet takdir raporunun ve satış ilanının tebliğine ilişkin yurtdışı tebligatı usulüne uygun yapılan davacı takip borçlusunun, satış tarihinden önce icra dosyası ile satıştan haberdar olmasına karşın ihalenin feshi davası açmaması nedeniyle satışın kesinleşmesine neden olduğundan, zararın doğmasında ağır kusurunun bulunduğu ve bu durumda, artık icra memurunun hatalı eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağı kurulamayacağı ve maddi tazminata hükmedilemeyeceği- Usulsüz tebligat üzerine kesinleştirilen icra takibi sonucunda dava konusu taşınmazının icra yoluyla satışına neden olunması nedeniyle icra memurlarının kötüniyetli olduğu hususu ispat edilmediğinden manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Devamını Oku » -
Üçüncü kişi aleyhine istihkak davası açılması için 7 günlük sürenin, “asıl icra dairesi” yerine, yetkili olmayan “talimat icra dairesi” tarafından verilmesi hatalı olup davacı-alacaklının şikayeti sonucunda bu işlemin iptaline karar verilmiş ise de, istihkak iddiası, huzurunda yapılan davacı-alacaklı da İİK. mad. 99. maddesi uyarınca istihkak davası açma imkanına sahip olduğu halde, bu yola başvurmadığından, “haczedilen hayvanların bulunamaması nedeniyle yeniden haciz uygulanamadığını” belirterek icra memurunun kusurlu eylemi nedeniyle uğradığı zararın giderilmesi istemine ilişkin davada, davacı-alacaklının da kusurlu davrandığı, hüküm altına alınan miktar üzerinden davacının kusuru oranında indirim yapılması gerektiği-
Devamını Oku » -
Borcun doğumunun, davalının itiraz etmediği savcılık/mahkeme önünden alınan tanık beyanlarına göre belirlenebileceği- Borçlu ve üçüncü kişinin önceden birbirlerini tanımaları, taşınmazın satın aldığı gün borçluya kiraya verilerek 26 aylık kira bedelinin satış bedeline mahsubu konusunda davalıların anlaşmaları karşısında tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği-
Devamını Oku » -
“Davalı-borçlunun nam-ı müstear şekilde dava konusu taşınmazı davalı imam nikahlı eşine tescil ettirdiği” iddia edilmişse de, bu taşınmazın davalıların miras bırakanı tarafından satın alındığının resmi senetten anlaşıldığı, davalı tarafından dava dışı eşine yönelik olarak açılan boşanma dava dosyası incelendiğinde, taşınmazın satın alınma tarihine göre, davalının namı müstear olarak davacı alacaklıdan mal kaçırma kastı ile taşınmazı adına yapmış olmasının mümkün olmadığı-
Devamını Oku » -
Önceki Yargıtay ilamında “taşınmazların dava tarihinde davacı adına hacizli olduğu görüldüğünden, taşınmazları sattırarak alacağını alma imkanına sahip olan davacının tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararının olmadığı” belirtilmişse de; dava konusu taşınmazın hacizlerle birlikte davalı üçüncü kişiye devrinden ve üzerindeki hacizlerin kaldırılmasından sonra tasarrufun iptali davasının açıldığı anlaşıldığından, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olduğu-
Devamını Oku » -
Davalı, hakkındaki cezanın infazına başlanılması ile yasal kısıtlılık altına gireceğinden, Türk Borçlar Kanunu’nun 43 ve 513. maddelerinde düzenlenen, aksi sözleşmeden veya işin niteliğinden anlaşılmadıkça vekaletin, gerek vekilin gerekse müvekkilin ehliyetinin ortadan kalkması ile son bulacağı hükümleri uyarınca Avukat …… Kurt’un, hakkındaki cezanın infazına başlanılmasından itibaren davalı yasal kısıtlıyı temsil etme yetkisi kalmayacaktır.
Devamını Oku »