2023 YılıHGKİpoteğin Kaldırılması (İİK.153)İstinaf&Temyiz

Bazı davalara özgü olarak (ipoteğin kaldırılması, önalım, geçit ve mecra irtifakı vs.) kanun yoluna başvurulması hâlinde davacının talepleri yanında, davalının taleplerinin de mahkemece değerlendirmeye alınması ve istinaf/temyiz sınırının buna göre belirlenmesi gerektiği-

Bazı davalara özgü olarak (ipoteğin kaldırılması, önalım, geçit ve mecra irtifakı vs.) kanun yoluna başvurulması hâlinde davacının talepleri yanında, davalının taleplerinin de mahkemece değerlendirmeye alınması ve istinaf/temyiz sınırının buna göre belirlenmesi gerektiği- Davacının “taşınmazlar üzerindeki ipoteğin 9 ETL (Eski TL)’şer olan borç miktarını ödemeye hazır olduklarını belirterek terkinine karar verilmesini” istediği davada, her ne kadar hüküm altına alınan ipotek bedeli karar tarihindeki istinaf sınırının altında kalsa da, davalı taraf yargılama aşamasında belirlenen ipotek bedelini kabul etmediğini bildirerek ödenmeyen bedel için (Belediye rayiç bedeli olan) 309.204,00 TL’nin ödenmesine yönelik savunmada bulunduğundan, davalının bu talepleri nazara alınmadan, istinaf kanun yoluna ilişkin hüküm eksik ve hatalı değerlendirilmek suretiyle hüküm altına alınan ipotek bedeli gerekçe gösterilerek istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesinin  hatalı olduğu-

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davaya konu yapılan alacak miktarı istinaf kesinlik sınırı olan 3.560,00 TL’nin altında kaldığından davalının istinaf başvuru talebinin kararın verildiği tarih itibariyle kesin olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun usulden reddine kesin olmak üzere karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar ile; 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı madde yollamasıyla aynı Kanun’un 346 ncı maddesi uyarınca davalı vekilinin temyiz başvuru talebinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi ek kararına karşı davalı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine karar, Yargıtay 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İstanbul ili Şişli ilçesi Kaptanpaşa Mahallesi 2068 ada 280 parsel sayılı anataşınmazın 1 ve 3 numaralı bağımsız bölümlerini 14.12.2015 tarihinde satın aldığını, apartmanın 2012 yılında inşa edildiğini ve kat mülkiyeti bulunan 11 bağımsız bölümden oluştuğunu, taşınmaz kaydında önceki malikler zamanında davalı … lehine 28.10.1954 tarihli ve 7083 yevmiye numaralı 107.250,14 ETL (0,10 TL) bedelli birinci derecede bila faiz ipotek tesis edildiğini, davalı lehine tesis edilen ipoteğin taşınmazın satış işleminden kaynaklandığını ve satış bedelinin teminat altına alınması için verildiğini, akabinde anılan ipoteğin tapu müdürlüğünün 01.12.2011 tarihli ve 19460 yevmiye numarasıyla her bir bağımsız bölüm hissesine 9,00 ETL olarak dağıtıldığını, bu nedenle müvekkilinin maliki olduğu her iki bağımsız bölümün kaydında davalı lehine 9,00 ETL olmak üzere ipotek kaydı bulunduğunu, davalı tarafın haksız ve fahiş taleplerle taşınmazdaki takyidatı kaldırmadığını ileri sürerek dava konusu bağımsız bölümler üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazda yapılan devir nedeni ile herhangi bir bedelin belediyeye ödenmediğini ve bu nedenle taşınmazlar üzerine ipotekler konulduğunu, daha sonra malikin dava konusu bağımsız bölümleri davacıya sattığını, ipotek bedelinin güncelleştirilerek (309.204,00 TL olarak) belediyeye ödenmesini, aksi hâlde davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27.09.2018 tarihli ve 2017/134 Esas, 2018/331 Karar sayılı kararıyla; kaldırılması istenilen ipoteğin, akit tablosuna göre 28.10.1954 tarihinde 107.250,14 ETL (1,23 TL) bedelle ve faizsiz olarak tesis edildiği, bu hâliyle ipoteğin kesin borç-karz ipoteği niteliğinde olduğu, kesin borç ipoteğinde alacaklının ancak ipotek akit tablosunda belirtilen ana para ve fer’îleri olan miktarla sınırlı olarak talepte bulunabileceği, bunun dışında bir uyarlama imkânı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 2068 ada 280 parsel sayılı anataşınmazda bulunan 1 ve 3 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kaydında davalı lehine konulmuş 28.10.1954 tarihli ve 7083 nolu ipotek kaydının (9 ETL bedelli, 01.12.2011 tarihli ve 19460 yevmiye nolu) kaldırılmasına, kararın kesinleşmesinden sonra depo edilen ipotek bedeli 5,00 TL’nin davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 31.01.2019 tarihli ve 2019/90 Esas, 2019/126 Karar sayılı kararıyla; dava dilekçesinde dava değerinin 9,00 TL olarak gösterildiği, bu miktar üzerinden maktu peşin harç yatırıldığı, davaya konu terkinine karar verilen ipotek bedelinin 5,00 TL olduğu, 6100 sayılı Kanun’un 341 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 3.560,00 TL’ye kadar verilen hükümler, verildiği tarih itibariyle kesin olduğundan istinaf yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı, somut olayda terkinine karar verilen ipotek bedelinin istinaf kesinlik sınırı olan 3.560,00 TL’nin altında kaldığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine kesin olmak üzere karar verilmiştir.

2.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 17.05.2019 tarihli ek karar ile; 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 346 ncı maddesi uyarınca davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

“…1-Her ne kadar ilk derece mahkemesince davaya konu bağımsız bölümlerde bulunan ipoteklerin 5 TL depo bedeli yatırılması üzerine kaldırılmasına karar verilmiş ve dava 5 TL üzerinden kabul edilmişse de; davalı ipotek lehdarının ipotek bedeli yönünden itirazları ve ipotek bedelinin 309.204,00 TL olması gerektiği yönünde iddiası bulunduğundan, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 17.05.2019 tarihli ek kararı kaldırılarak davalının temyiz incelenmesine geçilmiştir.

2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; uyuşmazlık ipoteğin hangi bedel üzerinden kaldırılması gerektiğine ilişkindir. Bu durumda dava değerinin kesinlik sınırının altında kaldığından bahsedilemeyeceğinden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf itirazlarının esastan değerlendirilmesi gerekirken başvurusunun usulden reddine kesin olarak karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile önceki karardaki gerekçeye ek olarak, davalı tarafından ipoteğin taşınmazın güncel bedeli ödenerek kaldırılması istenilmiş ise de harcı yatırılmış bir karşı davanın bulunmadığı, kanun yolu kesinlik sınırının harçlandırılan ve hükme esas alınan değere göre belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde, direnme kararlarının kesin olarak verilemeyeceğini, davanın ipoteğin fekkine ilişkin olduğu, taşınmazın aynına yönelik davalarda kesinlik sınırının uygulanamayacağını, davacının üzerindeki 1954 tarihli ipotek kaydını bilerek taşınmazı satın aldığını, bilirkişi raporunda belirtilen 2,50 TL ipotek bedeli üzerinden ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesinin açıkça hukuka, usule ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Şişli ilçesinin İstanbul’un en değerli yerlerinden biri olduğunu, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, bu bedelle ipoteğin terkinine karar verilmesinin idareyi zarara uğratacağını, sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı tarafın mahkemece belirlenen ipotek bedelini kabul etmeyerek, ipotek bedelinin 309.204,00 TL olması gerektiğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurduğu eldeki ipoteğin kaldırılması davasında, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararının kesin olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun reddine dair kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26, 27, 341, 346, 361, 362 nci maddeleri

2. Değerlendirme

1. Öncelikle konuyla ilgili kavramlar üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.

2. Alacakların güvence altına alınması özel hukukun temel amaçları arasında yer alır. Bu amaç doğrultusunda ortaya çıkan güvence araçları özel hukukta şahsi ve ayni güvence olmak üzere ikiye ayrılır. Ayni güvencede şahsi güvenceden farklı olarak güvencenin içeriğini kişiler değil malvarlığı oluşturmaktadır. Hukukumuzda alacağa bu tür bir güvenceyi sağlayan ayni güvence rehin hakkıdır. Rehin hakkı, taşınır ve taşınmaz rehni şeklinde gerçekleşebilir. Taşınmaz rehni kendi içerisinde ipotek, ipotekli borç senedi ve irat senedi olmak üzere üçe ayrılır (… … Şener: Türk Hukukunda İpotek ve Uygulaması, Ankara 2010, s. 1).

3. Doktrinde ipotek kavramı, kişisel bir alacağı güvence altına alma amacını güden, kıymetli evraka bağlı olmayan ve bir taşınmazın değerinden alacaklının alacağını elde etmesi olanağını sağlayan sınırlı ayni hak olarak tanımlanmaktadır (Jale Akipek/Turgut Akıntürk: Eşya Hukuku, İstanbul 2009, s. 786; … T. Gürsoy/Fikret Eren/… Cansel: Türk Eşya Hukuku, Ankara 1984, s. 1032; Lale Sirmen, Eşya Hukuku, Ankara 2017, s. 572; A. … Öğütçü, M. Edip Doğrusöz, Rehin Hukuku, Ankara 1982, s. 195). Bu şekilde, ayni teminat sağlayan sınırlı bir ayni hak niteliğindeki ipotek; belirli bir borcun ifasının teminat altına alınması amacını güder ve alacaklıya, teminatın konusunu oluşturan taşınmazın paraya çevrilmesi suretiyle alacağını elde etme yetkisi sunar (… Köprülü/… Kaneti: Sınırlı Ayni Haklar, İstanbul 1983, s. 252).

4. Taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Uygulamada da görüldüğü üzere, ipotek şerhinin kaldırılması davalarında, davacı taraf maliki olduğu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını ve şerhin kaldırılması karşılığında ödeyeceği ipotek bedelini düşük göstermek suretiyle dava açmakta ve gösterdiği bedel üzerinden davasının kabulünü talep ederken, davalı taraf ipotek bedelinin yüksek hesaplanmasını talep etmektedir.

5. Nitekim somut olay ve dosya kapsamına göre de; davacı tarafından, 2068 ada 280 parsel sayılı anataşınmazın 1 ve 3 numaralı bağımsız bölümleri üzerindeki ipoteğin 9 ETL (Eski TL)’şer olan borç miktarını ödemeye hazır olduklarını belirterek terkinine karar verilmesi talep edilmiş, davalı taraf ise davanın öncelikle reddini, olmadığı takdirde ipotek şerhine konu borcun gerçek miktarı olan 309.204,00 TL’nin davacı tarafından kendilerine ödenmesini istemiştir.

6. Yapılan yargılamada ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile 2068 ada 280 parsel sayılı anataşınmazda bulunan 1 ve 3 bağımsız bölümlerin tapu kaydında davalı lehine konulmuş ipoteğin kaldırılmasına, kararın kesinleşmesinden sonra depo edilen ipotek bedeli 5,00 TL’nin davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesinin, kararı verdiği tarih itibarıyla mahkemece belirlenen ipotek bedelinin kesinlik sınırının altında kaldığını belirterek hükmün kesin olduğu, istinaf ve temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunu usulden reddetmiştir.

7. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27 nci maddesinde düzenlenen, iddia ve savunma hakkı olarak da bilinen hukuki dinlenilme hakkı; tarafların, yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini; yargı organlarının da, bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır.

8. Bazı davalara özgü olarak (ipoteğin kaldırılması, önalım, geçit ve mecra irtifakı vs.) kanun yoluna başvurulması hâlinde davacının talepleri yanında, davalının taleplerinin de mahkemece değerlendirmeye alınması gerekir. Aksi hâlde davacının belirlediği değeri aşan davalının taleplerinin dikkate alınmaması nedeniyle verilen kararın davalı tarafından kanun yoluna götürülmesi ve denetlenmesi engellenmiş olacak ve bu bağlamda anılan durum savunma hakkını zedeleyecektir. Somut anlatımla ipoteğin kaldırılması davasında istinaf sınırı belirlenirken, davalı tarafın ileri sürdüğü taleplerin de nazara alınması; kanuna, hukuka, hakkaniyete ve hükmün denetlenmesini talep etme hakkına uygun bir değerlendirme olacağı açıktır.

9. Dolayısıyla yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar hüküm altına alınan ipotek bedeli karar tarihindeki istinaf sınırının altında kalsa da, davalı taraf yargılama aşamasında ve özellikle istinaf dilekçesinde belirlenen ipotek bedelini kabul etmediğini bildirmiş ve ödenmeyen bedel için İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin 17.03.2017 tarihli ve 412 sayılı kararıyla Şişli ilçesi 2017 yılı rayiç bedeli olan 309.204,00 TL’nin ödenmesine yönelik savunmada bulunmuştur. Bu nedenle bölge adliye mahkemesince davalının bu talepleri nazara alınmadan, 6100 sayılı Kanun’un istinaf kanun yoluna ilişkin hükmü eksik ve hatalı değerlendirilmek suretiyle hüküm altına alınan ipotek bedeli gerekçe gösterilerek istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi isabetli değildir.

10. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire kararına uyulması gerekirken direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

11. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

HGK. 01.11.2023 T. E:2022/7-678 K:1048

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu